CHP Grup Başkanı ve Genel Başkan Adayı Özgür Özel, bugün CHP Adıyaman İl Başkanlığı'nı ziyaret etti. Burada konuşan Özel, "CHP'nin kendi değişimini kendi gençleşmesini kendi dönüşümünü bir an önce gerçekleştirmezse toplumda yaratılan umutsuzluğun, toplumdaki kırgınlığın bunun hem yerel seçimlere hem de partinin tümüne zarar vereceğini görüyorum. Bu konuda yapılan bütün ölçümler CHP'li üyelerin yüzde 85 oranında değişim talep ettiğini söylüyor. Bu resmi anket sonuçlarını hepimiz görüyoruz. CHP'nin bu değişim talebine karşı durmaması gerekir. Değişim sürecini vefalı götürmeliyiz. Sayın genel başkanımızı incitecek, onu üzecek, rencide edecek ifadelerden kaçındığımız; partimizi gelecekte zora sokacak ifadelerden kaçındığımız bir süreci yaşıyoruz" açıklamasında bulundu.

Özel'in açıklamaları şöyle:

Bu partinin başına geçmek için Amerika'ya koşturmuyorsunuz
"CHP bir kurultay sürecinde ve bu süreci bütün Türkiye dikkatle takip ediyor. Bu CHP açısından övünülecek bir durum. Çünkü bu partide genel başkana karşı rakip çıkılabiliyor. Bu partide 'genel başkandan daha iyi yönetirim, ben daha iyisini yaparım' denilebilmesi bir suç değil. Bu partide bu iddiayı ortaya koyabilenlerin gidip kendilerinin başvurdukları yer, birisinden icazet alma yeri değil. Bu partinin başına geçmek için Amerika'ya koşturmuyorsunuz. Bu partinin başına geçmek için Avrupa'da lobi yapmanıza, çıkar çevreleriyle konuşmanıza ya da birtakım baronlarla pazarlık etmenize gerek yok. Bu partide iddianızı koyacaksanız varacağız yer Adıyaman İl Başkanlığı, Adıyaman'ın delegesi.

Adıyaman'ın delegesi eğer 'Değişim olsun, Özgür Özel kardeşimiz geçmişte yaptığı görevlerle bundan sonra nasıl yapacağını belirttiği tutum belgesiyle benim kanaatime göre partimi iyi yönetir' derse ben yönetirim. Yok, üyemiz, delegemiz başka bir karar verirse bu da başımızın üzerindedir. Cumhuriyet Halk Partisi, Adalet ve Kalkınma Partisi gibi bir avukat bürosunda, bir rezidansın üst katlarında kurulmuş bir parti olmadığından, Cumhuriyet Halk Partisi savaş meydanlarında kurulmuş bir parti olduğundan, CHP kimseye değil, milletin kendisine borçludur. Bütün süreçleri en doğru şekilde yürütmek durumundadır.

Ben CHP'de 8 yıl boyunca grup başkanvekilliği görevi yapmış, 11-12 yıl boyunca milletvekilliği görevini yapmış bir kardeşiniz olarak 14 Mayıs ve 28 Mayıs seçimlerinde partinin başarısı için, ondan önceki 2019 seçimlerindeki Adıyaman'a da gelmiştik. Annemin ilk görev yeri Besni'de de belediye başkan adayımız için çalışmıştık. Adıyaman merkezde, Gölbaşı'nda İskender başkan için Adıyaman merkezde adayımız için çalışmıştık. Hep birlikte gayret sarfetmiştik. Ben 41 ilde 247 aday tanıtmıştım. O günden sonra da 81 ilde 247 ilçemizden, beldelerimizden nereden çağırılsak koştuk gittik, gayret gösterdik. Bundan sonra da CHP'de hangi görevde olursak olalım partimizin ve adaylarımızın başarısı için gayret göstereceğiz.

Son 5 seçimdir yüzde 52'ye 48'lik iktidar-muhalefet dengesini değiştiremedik

Biz CHP'nin bu seçimde aldığı yüzde 52'ye 48'lik sonuçtan memnun değiliz. Çünkü bu sonuç 2019 yerel seçimlerindeki il genel meclisi sonucudur. Çünkü bu sonuç 2018'de Muharrem İnce'yi aday gösterdiğimizde aldığımız 52'ye 48'lik iktidar-muhalafet sonucudur. Bu sonuç referandumun sonucudur, bu sonuç Ekmeleddin İhsanoğlu'nun aday olduğu seçimdeki iktidar, muhalefet dengesidir. Yani son 5 seçimdir yüzde 52'ye 48'lik iktidar-muhalefet dengesini değiştiremedik. Yine bu seçimde yüzde 25'lik CHP oyunu yüzde 30 yapmayı üzerine taşımayı düşünüyorduk, kazandıracak bir ittifak kurmayı düşünüyorduk ama ittifaka rağmen yüzde 25'lik bir sonuç aldık. Aldığımız sonucu sahiplenen çok. CHP'nin aldığı yüzde 25'lik sonucu ittifak ortaklarının kimisi 'yüzde 7'si benim' diyor, kimisi, 'yüzde 5'i benim' diyor.

CHP'linin yeri bugün diğer ittifak partilerinde

Karşı karşıya olduğumuz durum fevkalade sıkıntılı bir durum. Çünkü CHP kendisi yüzde 28-29-30 oy alacağı anketlerde görülüyorken; bu ittifakla bir yüzde 25 oy aldı ancak uzun süre itiraz ettiğimiz, benim defalarca söylediğim bir iç hukuk belgesi yazalım, paylaşımı yapacağımız anketin Türkiye'deki büyük anket firmalarının çıkaracağı sonuca göre yapalım, güreşçiler bile mücadeleden önce bir kantara çıkıyorlar. Kim kaç kiloysa kilosuna göre alsın, pazarlığa, müzakereye göre alınırsa bizden giderse biz bunu anlatamayız, onlarda giderse onlar anlatamazlar ama en sonunda kavga ederiz dememize rağmen işin o tarafı kolay anlayışıyla ilerlendi ama bugün CHP sıralarından yüzde 30 oy alsaydık 65 milletvekili verilmişti. Bu aldığımız oyla 39 CHP'linin yeri bugün diğer ittifak partilerinde.

Kendi seçim bölgemde oy oranına göre CHP dört çıkarıyorken; ittifakın 5'te kurulması ve orada birleşip fazladan çıkaracağımızın verilmesi gerekirken; CHP'nin payına düşen dördüncünün verildiği örnek tam 39 kere tekrarlanmış durumda Türkiye'de. CHP'nin sıraları ittifak ortaklarımız tarafından alınmış durumda. Bu da örgütümüzde ciddi bir rahatsızlık ve travma yaratmış durumda. Elbette seçim başarısızlıkları olur, daha önce de oldu. Ancak bir başarısızlığı kabul etmek ve bir daha tekrarlanmaması için ders almak, doğruları tekrarlamak, yanlışları düzeltmek mecburiyetindeyiz. Hiç bir şey olmamış gibi devam edilmesini savunan arkadaşlarımız ve bu sürecin yerel seçim sonrasında da devam edecek olmasına yönelik mesele toplumda ciddi tepki yaratıyor.

Yapılan bütün ölçümler CHP'li üyelerin yüzde 85 oranında değişim talep ettiğini söylüyor

CHP'nin kendi değişimini kendi gençleşmesini kendi dönüşümünü bir an önce gerçekleştirmezse toplumda yaratılan umutsuzluğun, toplumdaki kırgınlığın bunun hem yerel seçimlere hem de partinin tümüne zarar vereceğini görüyorum. Bu konuda yapılan bütün ölçümler CHP'li üyelerin yüzde 85 oranında değişim talep ettiğini söylüyor. Bu resmi anket sonuçlarını hepimiz görüyoruz. CHP'nin bu değişim talebine karşı durmaması gerekir. Değişim sürecini vefalı götürmeliyiz. Sayın genel başkanımızı incitecek, onu üzecek, rencide edecek ifadelerden kaçındığımız; partimizi gelecekte zora sokacak ifadelerden kaçındığımız bir süreci yaşıyoruz.

CHP birtakım kongrelerde söylenen sorumsuz laflardan çok çekmiştir. Daha önceki parti içi yarışlardan söylenen bir cümle yıllarca başımıza dert kalmıştır. Yarın 6 Kasım günü partinin sırtına yük olacak hiçbir tutum içinde olmam. Çünkü ben partinin evladıyım. Bu partiyi biz gençleştirmek, birleştirmek ve iktidar yapmak için yola çıktık. 6 Kasım günü bu partideki herkes bize lazım. O yüzden muhalafet edeceğiz, eleştireceğiz ama hiçbir şekilde partinin sırtına yük olacak ifadelere yer vermeyeceğiz. Tayyip Erdoğan'ın eleştirilecek bu kadar şeyi varken AKP'nin eleştirilecek bu kadar şeyi varken, muhalefete muhalefet eden anlayışı da reddediyoruz. Muhalefet birbiriyle uğraşmamalıdır.

Bomba seçim anketinde AK Parti'ye büyük şok: Bu pazar seçim olsa kime oy verirsiniz? Bomba seçim anketinde AK Parti'ye büyük şok: Bu pazar seçim olsa kime oy verirsiniz?

Muhalefet kendi içindeki değişimini, dönüşümünü tamamlar, tartışmalarını bitirir kongreden sonra iktidara muhalefet eder. Biz 4 Kasım günü yaşanacak büyük, coşkulu, heyecanlı, yapıcı ve güçlendirici kurultaydan birleşerek çıkacağız. Sayın genel başkanımız, önceki genel başkanımız sıfatıyla görmesi gereken saygıyı görecek. CHP bizim, 'değişimin yüzyılı, yüzyılın değişimi' diyerek nasıl bir değişim öngördüğümüzü paylaştığımız 60 sayfalık tutum belgemizde yazdığı gibi partinin bugünkü sorunlarını nasıl çözeceğimizi, nasıl iktidar olacağımızı, önümüzdeki süreçte Türkiye'de temel meselelere nasıl yaklaşacağımızı yazılı olarak ifade ettik.

O güne kadar 'değişimden ne anlamalıyız, altını nasıl dolduracaklar' diyenlerin bu soruları bıraktığını görüyoruz. 'CHP'de değişim hangi kadrolarla yapılacak, eskilerle mi değişecek' sorusunun iki tane yanıtı var. CHP'de önceki dönemlerde görev ve sorumluluk üstlenmiş arkadaşlarımızdan genel başkanımızın yanında olanlar var, bizim bu tarafta olanlar var. Arada bir fark var. Genel başkanın yanında olan büyüklerimiz 'genel başkan devam biz devam' diyorlar. Bizim bu tarafta 'ben devam' diyen kimse yok. 'Gençlerle devam, yeni kadrolarla devam. Değişime, dönüşüme devam, partinin rotası iktidar olmalı, değişim bizden başlamalı' diyorlar.

Önümüzdeki süreçte CHP'nin dinamik, genç, etkin, yetkin kadrolarını göreceksiniz.

Ancak orada bir; yeni isimler göreceksiniz, iki; örgütün ta kendisini göreceksiniz. Adıyaman'dan parti meclisine bakılınca oradan sağdan, soldan koşup gelenler, numune olarak seçilenler değil, kendi evlatlarınızı göreceksiniz. Biz örgütün odak olduğu, ilçe başkanının ilçesinde, il başkanının ilde ve parti meclisinin, MYK'nın tüm Türkiye'de bilinir, görünür, etkin ve yetkin olduğu bir süreci işletmek ve CHP'deki siyasi figür sayısını artırmak durumundayız. Tutum belgemiz dünyadaki sol rüzgarları gören, sol nasıl başarıyor ve ne zaman kaybediyoru gören, Türkiye'deki geçmiş süreçleri gören ve bundan sonra Türkiye'deki 1970'lerdeki CHP'nin yarattığı büyük değişim, gençleşme sürecinin bir benzerini 2023 yılında cumhuriyetin yüzüncü yılında gerçekleştirmeyi hedef almış bir kadro hareketidir.

1957 yılında Ecevit, İsmet Paşa’nın milletvekilidir ve 15 yıl boyunca İsmet İnönü'nün milletvekili, İsmet İnönü'nün bakanı, İsmet İnönü'nün genel sekreteridir, 1972 yılında da Cumhuriyet Halk Partisi'nin genel başkan adayıdır. İsmet paşayla yolları ayırdığı kurultaydan sonra CHP bir kadro hareketi olarak yeniliği ve yeni kadroların iktidar umudunu temsil etmiş, 1970'lerde yapılmış dört seçimin hepsinden birinci çıkmıştır. Önemli olan dünyadaki rüzgarı ve Türkiye'ye bunun uyarlanmasını doğru yakalamaktır. Bugün 'CHP'ye oy verdiğimde ne olur' sorusunun cevabı 'ittifak ortaklarıyla 50 artı 1 olur seçimi kazanır' olsaydı zaten bunu başaracaktık. CHP kendi büyümelidir. 25'i 30-35 yaptığınızda artık seçim geçesi eliniz kalbinizde saat 9 olsun sonuçlar açıklansın diye beklemek değil; kazandığınız seçimin ilan edilmesini beklemek durumundasınız.

Özgüvenli siyaseti yapmak boynumuzun borcu

AKP ve MHP dışında bütün herkesi birleştirip 50 artı 1 olmaya uğraşmak yerine; güçlü bir sosyal demokrat parti olarak bir kaç ittifak ortağıyla başarmak mümkünken bugün herkesi bir arada tutmak ve çok güçlü, birbiriyle uyumsuz olabilecek tüm seçmen gruplarından tüm partileri bir araya getirerek yürümeye çalışmanın yükü CHP'nin kendini yeniden tanımlamasıyla aşılabilecek bir durumdur. Tayyip Erdoğan aklına geldiği yerden bu ülkeyi bölüyor. Kendine büyük parçayı alıyor sizi kimlik siyasetinde mahkum ettiği yerde ittifaklar kurmaya zorluyor. Oysa sol, sosyal demokrat partinin yapacağı iş dikine kesen bu siyaseti ve bu siyasetçiyi geride bırakmaktır. Tayyip Erdoğan ile onun tarif ettiği oyun kurallarıyla mücadele etmek yerine onun hiç bilmediği bizim de dünyadaki siyasi akrabalarımızın en iyi bildiği işi yapacağız. Bunu yaparken AKP'linin de, MHP'linin de HDP'linin de, İYİ Partilinin de dışarıda kalanın da oy kullanmayanın da; yoksuluna, emekçisine, güvencesizine birlikte dokunabilecek sol, sosyal demokrat siyaseti, özgürlükçü siyaseti, özgüvenli siyaseti yapmak boynumuzun borcu.

Editör: Aliye Tulum