TİP Genel Başkanı Erkan Baş, TBMM’de haftalık basın toplantısı düzenledi.

Erkan Baş, TİP Hatay Milletvekili Can Atalay’ın tutukluluğundan Anayasa Mahkemesinin Atalay hakkındaki ikinci ihlal başvurusunu Genel Kurul’a göndermesine, AK Parti kurucusu Faruk Koca’nın hakem Halil Umut Meler'e yönelik saldırısından Somali Cumhurbaşkanı'nın oğlunun motokurye Yunus Emre Göçer'in ölümüne sebep olmasına ilişkin açıklamalarda bulundu.

AK Parti döneminde Türkiye'nin tarihinin en adaletsiz günlerini yaşayan bir ülke hâline geldiğini söyleyen Baş, şu ifadeleri kullandı:

"Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altındayız, normal şartlarda adaletin a’sından söz edebildiğimiz bir ülkede, bu parlamentoda yurttaş tarafından kendisine verilen görevi yerine getirmesi gereken Hatay Milletvekilimiz Can Atalay hala esir tutuluyor. Biraz evvel Anayasa Mahkemesi'nin ilgili bölümünün ikinci ihlal başvurusunu, Anayasa Mahkemesi'nin kararlarının uygulanmamasını içeren başvurumuzu oy birliğiyle Genel Kurul’a sevk ettiğini öğrendik."

Erkan Baş'ın öne çıkan açıklamaları şu şekilde:

Elbette doğru olan bölümün bu kadar açık bir ihlali oy birliğiyle kabul etmesiydi. Şimdi yapılması gereken tek bir şey var, buradan çağrı yapıyoruz: Anayasa Mahkemesi öncelikle, ivedilikle bu ihlal başvurusunu gündemine almalı ve daha önce oy çokluğuyla aldığı kararın uygulanmaması karşısında oy birliğiyle ihlal kararı vermeli ve artık çeşitli bahanelerin arkasına sığınarak halkın iradesini gasp etme oyununa bir son verilmeli.

Çok net ifade ediyorum. Anayasa Mahkemesi kendi verdiği kararı uygulamayan, Anayasa’yı ayaklar altına alan bu ihlale karşı sessiz kalmamalı. Daha önce ne oy kullanmış olursa olsun bütün üyeler oy birliğiyle bu ihlali karar altına almalıdır.

Can Atalay’dan söz ediyoruz ama hep söyledik, bizim meselemiz sadece Türkiye İşçi Partisi'nin bir milletvekillinin uğradığı haksızlığı dile getirmek değil. Bu yargı darbesi aslında ülkede, halkımızın deyimiyle ‘tuz koktu’ noktasına geldiğimizi gösteren örneklerden bir tanesi. Bu koku duyusu öyle bir şeydir ki bir süre sonra artık oradaki o kötü kokuya alışırsınız ve sizi rahatsız etmemeye başlar. Biz o yüzden her seferinde buna alışmayacağımızı göstermek için konuyu gündem haline getiriyoruz. Ama tuzun koktuğuna ilişkin sayısız örneği biraz sonra sizlerle paylaşacağım.

Son seçim anketi gündem oldu: Oy farkı gittikçe açılıyor Son seçim anketi gündem oldu: Oy farkı gittikçe açılıyor

Mesela, geçtiğimiz gece bir futbol maçında, on binlerce insan tribünde, belki milyonlarcası ekranları başında izlerken bir kulüp başkanı sahaya iniyor hakeme yumruk atıyor. Beraberindekiler yere düşen hakemi tekmeliyor. Şu görüntü sanıyorum herkesin gördüğü görüntü artık Türkiye'de.

Soma’da maden katliamında evladını kaybeden bir yurttaşa tekme atan o takım elbiseli beyzadeyi de sanırım hatırlayacaksınız. Şimdi ‘Neden Can Atalay'ı gündem yapıyorum’ sorusunun cevaplarından bir tanesi, belki alakasız gözüken bir konuyla birbirini bağlıyor. Ne kadar benziyor değil mi iki fotoğraf birbirine, yerde yatan bir insana alçakça tekme atan iki şahıs. Bu cüreti nereden alıyorlar?

Hatırlayın, o Yusuf Yerkel denilen şahıs herhangi bir ceza aldı mı? Ne cezası? Arkasından Frankfurt'a ticari ateşi olarak atandı, ödüllendirildi. Soma'da evladını kaybeden insanların hakkını arayan Can Atalay'ı tutuklayıp milletvekili seçilmesine rağmen cezaevinde tutmaya devam ederken, onun hakkını almak için mücadele ettiği aileleri tekmeleyen Yusuf Yerkel'i Frankfurt'a ticari ateşi olarak atarsanız, ‘Ben iktidarım, bana yaslanan bu ülkede istediği her şeyi yapabilir’ derseniz işte kendisi de AKP kurucusu olan Ankaragücü Kulübü Başkanı gibi başka bir beyzade çıkar aynı pervasızlığı yapar.

Şunu açıkça söyleyelim. Bu rejim Yusuf Yerkel’ler, Faruk Koca’lar ceza almasın diye, hatta ödüllendirilsinler diye Can Atalay'ı, bizim arkadaşlarımızı cezaevinde esir tutuyor.

"Bu mudur adalet?"

Somali Cumhurbaşkanı'nın oğlu güpegündüz, evine ekmek götürmek için çalışan bir motokuryeyi, Sevgili Yunus Emre Göçer’i katletti. Herkes gördü, açık bir katliam, açık bir cinayet. Ne yaptı iktidar? Birisi sizin ortağınız, birisi siyasi olarak güçlü, öbürü ekmek derdindeki bir motokurye; öldürürsün, verirler pasaportunu, çıkarsın ülkene gidersin. Bu mudur adalet ya? Utanmıyor musunuz? İnsanların yüzüne nasıl bakıyorsunuz? Adaletmiş… Partinin adına adalet koymuşlar, her taraflarından ikiyüzlülük akıyor.

Konuşmasına 31 Mart’ta yapılacak yerel seçimlere de vurgu yapan Erkan Baş, “Şimdi yeniden ittifaklar konuşulacak, iş birlikleri, güç birlikleri konuşulacak. Bir de geride kalan seçim var, geride kalan seçimde yaşadıklarımız var, geride kalan seçimde Türkiye İşçi Partisi'ne yaşatılanlar var. Bunları da önümüzdeki sürece yol göstermesi için hatırlatmayı bir görev biliyorum.” diye konuştu.

"Şimdi kim kimi hançerledi?"

Siyaseti dizayn etmek isteyen iktidar ve iktidara benzeyen muhalefet içine sızmış manipülatörler, sahtekârların olduğunu bunların ‘stratejik oy’ kavramı diye bir şey geliştirdiğini dile getiren Baş, Eskişehir’de bu söylemle İYİ Parti adayının milletvekili seçildiğini, sonra da AK Parti’ye geçtiğini hatırlattı.

İYİ Parti'nin Ankara Milletvekili Adnan Beker’in de partisinden istifa ettiğini, canlı yayında "Ben Cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan'a oy verdim." dediğini aktaran Baş, "Şimdi kim kimi arkadan hançerledi?" diye sordu.

Bu siyaset düzeninin değiştirilmesi gerektiğini dile getiren TİP Genel Başkanı Erkan Baş şöyle devam etti:

Aklımızdan, yüreğimizden geçeni, aslında bu ülkenin yüzde 99’unun çıkarlarına uygun olanı hep birlikte yüksek sesle haykırmalı ve insanların, yurttaşlarımızın, kardeşlerimizin, arkadaşlarımızın o talepler etrafında, o ilkeler etrafında, doğrunun arkasında toplanması için çaba sarf etmeliyiz.

‘Bugün o gün değil’, ‘Bu seçim o seçim değil’, ‘Şimdilik buna gözümüzü kapatalım’ dediğimiz her gün, böyle sahtekarlıklarla karşı karşıya kalmaya devam edeceğiz. O yüzden, yerel seçime giderken iş birliklerine açık olduğumuzu söyledik, güç birliklerine açık olduğumuzu söyledik, ama her şeyin üstüne yurttaşın çıkarı, ülkenin çıkarı ve doğruyu, haklıyı her hal ve şartta savunmayı koymamız gerektiği bir kez daha ortaya çıktı.

Bir de şu anket şirketleri… Kuşkusuz işini iyi yapanları tenzih ediyorum, ama yürekli bir anket şirketi varsa bir şey rica ediyorum. Şu sözde muhalefet saflarından seçilen milletvekilleri arasında bir araştırma yapsınlar da bakalım daha kaç tane Adnan Beker var?

Muhalif seçmenin oylarıyla milletvekili olanlar arasında, Cumhurbaşkanlığı seçiminde halka söylediğini yapan kaç kişi var? Onu da görmek istediğimizi paylaşıyorum.

Editör: Batuhan Yavuz