Gündem

Ekrem İmamoğlu: Evini boş tutandan daha fazla vergi almak zorundayız

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu Habertürk'te ‘Olaylar ve Görüşler’ programına katıldı.

Abone Ol

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, 'Adresinde konut olan, boş olan konut sayısı 750 bin. Evi var, boş tutuyor. Ondan daha fazla vergi almak zorundayız. Dünyada bu uygulamalar var. O vergiyi biz konut fonuna aktaracağız, konut üreteceğiz' dedi.

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, İstiklal Caddesi'nde yaşanan terör saldırısında 'güvenlik açığı' gerekçesi gösterilen saksı ve banklar hakkında, 'Bu konularda bir arada olabilme meselesiyle ilgili yaşadığım sıkıntılar, bunların hepsini bir süre erteledim. Konuşmayacağım, ama zamanı gelince bunlara temas edeceğim' dedi.

HaberTürk'teki 'Olaylar ve Görüşler' programında, Serap Belet ve Kürşad Oğuz'un sorularını yanıtlayan İmamoğlu şunları söyledi:

* (İstiklal Caddesi'ndeki saldırı ve sonrası) Her şeyden önce ne yazık ki vatandaşlarımızı kaybettik. Bizim şehitlerimiz. Dönem dönem terör saldırıları ülkemizde canımızı çok yaktı.

* (İlk gün gittiğinizde ziyaretlerinizi sürdürme niyetiniz var mıydı?) İnsanlar bir anda yarın ne olacak, öbür gün ne olacak kaygısını yaşıyor. Enerji dibe vurmuş durumda. O umutsuzluğu görünce dedim ki 'Kötülüğü iyilik yener, dayanışma yener.' İstiklal Caddesi'nde moral toparlanıyor.

* New York Times'ta çıkan haber can sıkıcıydı. Bunu turizmle bağdaştırmak, İstanbul'un bundan etkileneceği imasında bulunmak, bu bir gazetecilik olabilir ama bana verdiği mesaj hoşuma gitmedi.

* (Taksim Meydanı düzenlemesi ve sürecin kilitlenmesi) 400 bin insanın katılımcı olduğu bir dönemi yaşattı. Güzel bir yarışma projesiydi. Kazanan mimarlik ekibiyle oranın uygulama projesi safhalarına doğru yol aldık. Belli aşamaya getirdikten sonra uygun şekliyle, belli alanlar Tabiat Kurulu bazen Koruma Kurulu'na sevk ediliyor.

* Kurullarda makul tartışma süreçleri vardır. Taksim'in bu tartışmalar içinde yoğunlukla izlenmesini doğal karşılıyoruz. Taksim Meydanı tasarımı İstiklal Caddesi girişinden Gezi Parkı'nın etrafından dolaşarak AKM'yi içine alacak şekilde özenli bir tasarım kapsamı işletildi. Bu bize çok güzel sonuçlar verdi. Nostaljik tramvayımızı Gezi Parkı etrafından dolaşarak, AKM'nin önünde de durağı olan, tekrar Atatürk Anıtı'nın yanından İstiklal'e bağlanan, yeşil odaklı, özenli alanları olan bir şekle dönüştü. Bir karar verildi, çok usülsüz.

* Bazı vakıf mallarıyla işletilen. Hukuksal derinlikte araştırmalarımız net. Burayla ilgili bilirkişi raporu düzenlendi. 'Burası Vakıfların' diye bir karar tebliğ edildi bize. Bilirkişi süreci makul gidiyor. Ülkemizin sadece bu konusu değil. Kitlelerle birçok konuyu çözeceğiz. Bu iktidar değişiyle mümkün. Taksi sorununu nasıl engelledikleri ortada. Kurulları değiştirerek..

* Taksim meselesi de aynı konu. Allah'tan Gezi Parkı'nı rehabilite ettik. Hastalıkla yok olmuş çınar ağaçları vardı. Çok nitelikli bir revizyon yaşattık. Tam o sırada AKM bitti. Kültür Turizm bakanıyla konuştuk. İyi niyetle şöyle söyledi, 'Sayın Başkan size ait olan kısımla başlayalım' dedi. The Marmara Oteli ile merdivenlerin olduğu yere kadar bize ait olan kısım.

* Aslında kadük alanda projeye başlamak. O bakımdan bu süreçte bu haliyle oraya girmeyi doğru bulmadık. Yargı kararını, Türkiye'nin değişimini bekliyoruz. Engellenen birçok projenin, elimizden alınan gayrimenkullerin tekrar İstanbul'a geri döneceğini biliyoruz.

* Maltepe Yurdu kiralık bir yurt. Oraya ciddi para harcadık, yeniledik, revize ettik. Bizim sıfırdan alıp kiraladığımız yurdu eleştireceğinize yıllarca sıfır sayısına niçin sahip oldu İBB diye düşünmelidirler. İBB'nin sıfır adet yatağı vardı. Yurt yapmıştı ama 49 yıllığına X vakfına vermiş. İBB 49 yıllığına verdiği yurdu bunun yarısını fakir öğrencilere vereceksiniz deseydi, öpüp başıma koyacağım.

* Biz bir kısım vakıflara verilenleri geri alarak yurtları açtık. Maltepe'deki yurt binasını biz yaptık, tümden yeniledik ve açıp, kiraladık. Benim projem lafımı, bırakın İBB Başkanlığında, Beylikdüzü başkanlığım döneminde çıkmadı. Ben iş insanıyım. Babam da ortak, orada bile 'Benim projem' demedim.

* Bu ülkenin parasını, bütçesini yöneteceksiniz, ne benim projem ne partimin projesi derim. Milletimizin projesi. Tuzla Belediye Başkanı açılışta 22 dakika konuştu, ben 23 dakika konuştum. Çıkarsınız makul bir konuşmayla teşekkür edersiniz. İğneleyici laflar vesaire.

* Bu kışkırtmaların sonucu sayın Cumhurbaşkanı Hilmi Bey'i övdü. Demek ki madalyasını aldı. Siz biliyor musunuz bu projenin başlangıcı Recep Tayyip Erdoğan'ın projesidir diye sözü var. Ben kimin emeği geçmişse teşekkür edelim dedim. 250 bin metreküplük tesis. Biz 400 bin metreküplük tesisi biz açtık. Sayın Cumhurbaşkanı benim yaptığım tesis dedi. 250 bin metreküplük tesisi sayın Erdoğan açtı diyorlar. Olabilir. Projeyi çizdiren, temelini atan.

* Belli seviyeye getiriyor, sayın Sözen bir noktaya getiriyor. Bu tartışmaları açmanın tek anlamı; Ekrem İmamoğlu'nun 3,5 yılına 25 yılı eşdeğer tutuyorlar. Yapamadıkları, durdukları, 10 metro hattında gürül gürül çalışan yönetimi kıskanıyorlar, yetinmiyorlar kendi 25 yılı ile yarıştırıyorlar.

* İBB İstanbul kentinin 2009 planlarında İstanbul Havalimanı yoktu. Şu kadar para harcandı diyoruz. Bunun üçüncü köprüsü, yolları var. Halkalı'dan yapılan metro var. Gayrettepe'den önümüzdeki seneye yetişebilecek metrosu var. 1 metro neredeyse 1 milyar Euro. Sadece Kanalistanbul meselesinin şehire getireceği yük 3 milyon nüfus. Adresinde konut olan, boş olan konut sayısı 750 bin. Evi var, boş tutuyor. Ondan daha fazla vergi almak zorundayız. Dünyada bu uygulamalar var. O vergiyi biz konut fonuna aktaracağız, konut üreteceğiz. 1989 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla yola çıkıldı. Melen barajını 30 küsur yıldır duyuyoruz.

* Eski bakan 2016 yılında açılışını yapacağız dedi. Ortada kocaman çatlak gövde, milyarlarca harcanmış lira. 2023'ün Ocak-Şubat'ında açarız dediler. Daha kötüsü orayı rehabilite edecek proje olmadığından bahsediliyor. Ortada 10 milyarlık çöp duruyor. İstanbul'un su tehdidi devam ediyor. Biz 2050 vizyonunu çalışıyoruz. Yeni bir jenerasyon var artık. Sağlıklı bir gelecek, yaşam kalitesi yüksek kentler bekliyor. Yeşil alanlarda yürümek istiyor. Bizim insanımız enerjisi yüksek insan. Demokratik ortamda yaşamak istiyor, hayatında yürüyebileceği hedeflere koşmak istiyor.

* (Elektrikli scooter'ların kaldırım işgali) Bir genelge çalışıldı ama üstünde hala çalışmalar sürüyor. Çağdaş bir forma kavuşması şart. Kent dizaynı çok önemli…

* Taksi sorununda bir plaka meselesi var. Taksi değil, plaka. Plakanın değeri, sahipleri, hisseleri; hatta plaka baronları. Mekan ismi vermeyelim. Milyarlarca lira, bir borsa. Gelir gelmez bu işe damga vurmak istedik. 30 senedir plaka sayısı artmamış ama nüfus üç kat artmış. Bu şehirde net olarak şu teklif edildi; 5 bin taksi çıkartma, bunları sat, biz satın alalım, sistem yürüsün. Buna hayır dedik. 14 kez bizim teklifimiz reddedildi. Kim reddetti? İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ndeki UKOME'deki sandayle sayısı değiştikten sonra.

* İBB yetkililerin çoğunluğu vardı. Müzakere masası vardı. Burayı yöneten İBB'nin yetki alanı olan masaya 5 yeni üye atayarak, alakasız bakanlıklardan. Aile Bakanlığı'nın bile üyesi olduğu masa inşa ederek, çoğunluk sayısını elimizden alarak. Sonra anladık ki, ben de şahit oldum, sayın Cumhurbaşkanı, sayın bakanlar bizim UKOME'yi öyle bir takip ediyorlar ki, bu nasıl bir aşk? Milli Savunma Bakanlığı, Milli Eğitim, Çevre Şehircilik, Aile Bakanlığı'nın sandayeleri var.

* Jandarma, Emniyet Genel Müdürlüğü, Liman Başkanlığı, Karayolları, Devlet Demir Yolları temsilcileri. Benim İstanbul'da taksiye binemeyen anne, baba, genç kızlar, çocuklar, siz o taksiye binemediğiniz zaman aklınıza Süleyman Soylu, Murat Kurum, Adil Karaismalioğlu'nu getirin. Ulaştırma Bakanlığı'ndan bir katılımcı var, o elini kaldıracak diğerleri de kaldırıyor kafaları önde eller havada.

* Liberal ticaret sistemini kabul eden bir insanım ama vahşi liberalizmde vatandaşın kurban edildiği bir sistemin parçası olmam.

* Devrimciliğin esası doğruyu yapmaktır, en iyiyi yakalamaktır, dünyanın en doğru işine doğru koşmaktır. Bunun 'muhafazakar devrimci' diye kısıtlandığı bir tanımı ilk defa duyuyorum. Yeni bir tarif herhalde.

* Ben aslında hayatım boyunca devrimciliği sevdim. Çocukluktan okuma yaşamına, spordan iş yaşamına kadar. Devrimciliği şöyle tarifleyeyim en üst seviyede inovasyonu, yenilikçiliği, sürdürülebilir bir yaşam ve iş modelini aynı zamanda şu an belediyecilik modelini, yeni nesil yani geleceği yakalayan ama aynı zamanda katılımcılığı ruhunda tümüyle hisseden bir insanım.

* 'Helalleşme' bizim tevazumuzu, 'Her insan hata yapabilir' noktasındaki o güzel vicdanlı ahlakını temsil eden çok kıymetli bir sözdür.

* Helalleşme aslında güzel bir şeydir. Hesaplaşma değil bakın helalleşme. (Hesaplaşma) olmaz. Hesaplaşmayı tercih etmiyorum. Helalleşmek zaten hakkını teslim etmek demektir ya da hakkın varsa onun da teslim edilmesi anlamına gelir. Bu bir müzakere gerektirir. Bakın o kadar güzel cümleler ki…