34,6582$% 0.03
36,3534€% -0.09
2.930,80%-0,02
4.951,00%0,04
19.808,00%0,05
3214533฿%-2.0808
İstanbul’da, 112 Acil Çağrı Merkezi’nde çalışan kişilerle bebek acil hastalarını önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edip ölümlerine neden olan 47 şüpheli hakkında iddianame hazırlandı. İhmallerin sıralandığı Sağlık Bakanlığı raporuna göre, yeterli tıbbı bakım sağlanamayan bebeklerin hayat hakları elinden alındı, 6 aylık bebek doktoru olmayan yoğun bakıma sevk edildi.
İstanbul, Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı Örgütlü Suçlar ve Terör Suçları Soruşturma Bürosunca yürütülen soruşturma sonucunda hazırlanan fezlekenin gönderildiği Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı iddianamesini tamamladı. “Yenidoğan çetesine” ilişkin fezlekede bebek ölümlerine neden olan ihmaller sıralandı. İddianamede, ölen 10 bebek “maktul”, 5 kişi “müşteki”, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) İstanbul İl Müdürlüğü “suçtan zarar gören”, 19 hastane ve sağlık şirketi “malen sorumlu”, 47 kişi de “şüpheli” olarak yer aldı.
Doktor şüpheli Fırat Sarı’nın elebaşısı olduğu suç örgütünün sevk ve idaresini doktor şüpheli İlker Gönen ile 112 Acil Çağrı Merkezi ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir’in yaptığı belirtilen iddianamede, suç örgütünün esas amacının işletmesini devir aldıkları yenidoğan yoğun bakım ünitelerinin 112 sevk sistemini bertaraf ederek doluluğunu sağlamak, hastaların basamaklarıyla oynama yaparak SGK’dan üst sınırdan ödeme almak olduğu aktarıldı.
İddianamede, şüpheliler Fırat Sarı ve İlker Gönen’in 10 kez “kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi”, “nitelikli dolandırıcılık”, “suç işlemek amacıyla örgüt kurma” ve 11 kez uygulanmak üzere “resmi belgede sahtecilik” suçlarından toplamda 177 yıl 6 aydan 582 yıl 9’ar aya kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi.
Şüpheli Gıyasettin Mert Özdemir hakkında ise “kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi”, “kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi”, “kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık”, “suç işlemek amacıyla örgüt kurma” ve “resmi belgede sahtecilik” suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis istendi.
Diğer şüpheliler hakkında da benzer suçlardan hapis cezaları öngörülen iddianamede, ayrıca, malen sorumlu olarak belirtilen hastaneler ve hastanelerin bağlı olduğu şirketler lehine “dolandırıcılık” suçu işlenerek maddi menfaat temin edildiğinden, tüzel kişilere özgü güvenlik tedbiri uygulanması, hastanelerin ve şirketlerin kapatılıp mal varlıklarına el konulmasına karar verilmesi talep edildi. İddianame, gönderildiği Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesince değerlendiriliyor.
22’si tutuklu 47 sanık hakkında hazırlanan fezlekede yer alan Sağlık Bakanlığı Müfettişliği raporunda, yeterli tıbbı bakım sağlanamayan bebeklerin hayat haklarının elinden alındığı değerlendirmesi yapıldı. Raporda, yoğun bakım hizmetlerinin uygulanmasına ilişkin tebliğin kâğıt üzerinde uygulandığı, ancak vakaların yenidoğan hekiminin olmaması, çocuk hekiminin sorumluluğu almaması, hemşirenin tüm tanı ve tedaviyi yönetmesiyle kaybedildiği belirtildi. Hemşirenin izlemine bırakılan yenidoğan bebeklerin yüzde 90’ının hayat haklarının ellerinden alındığı da rapora yansıdı. Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı Örgütlü Suçlar ve Terör Suçları Soruşturma Bürosunca hazırlanan fezlekede, Sağlık Bakanlığı Müfettişliğince hazırlanan uzman görüşü raporunda, yenidoğan ünitelerindeki 10 bebeğin hayatını kaybetmesine neden olan tıbbı eksikliklere yer verildi. Buna göre, fezlekede maktul olarak yer alan bebek A.K.’nın, solunum sıkıntısı arttı ancak devre olmadığı için entübasyonun gecikerek yapıldığı, Dr. D.E’nin görevinin başında olmadığı ifade edildi.
Raporda, bebek Ö.H.’ye kalp masajını hemşirelerin yaptığı belirtilerek, bu esnada kullanılan en önemli ilacın adrenalin olduğu, ancak Dr. İ.G’nin hemşirelere “adrenalini kapat” talimatını vererek, yanlış yönlendirme yaptığı vurgulandı. Raporda ayrıca, bebek M.S’nin, yenidoğan temel bakımının gereklerinin yerine getirilmemesi, ameliyat edilebileceği bir merkeze sevk edilmemesi ve hastayı hayatta tutan “prostavazin” isimli ilaç tedavisinin kesilmesiyle ihmallere bağlı olarak hayatını kaybettiği kaydedildi. Fezlekede maktul olarak yer alan diğer bebeklere ilişkin değerlendirmede de ihmallere yer verilirken, bebeklerin ölümünde hastaneler, doktorlar ve hemşirelerin sorumluluğu olduğu kanaatine varıldı.
Yaklaşık 1400 sayfalık fezlekede yer alan telefon görüşmeleri dehşete düşürdü. Çete lideri olan Fırat Sarı ve örgüt yöneticisi İlker Gönen arasında gerçekleşen görüşmelerde ölen bir bebeğin ailesinin Suriyeli olması nedeniyle adli tıp süreci başlatılmadığı, Sarı’nın bebeğin daha önce çekilmiş olan bir filminin kayıtlardan çıkartılması için İlker Gönen ile görüştüğü, Gönen’in de çocuğun defnedildiğini, buna gerek olmadığını söylediği ortaya çıktı. Görüşme içeriklerinde geçen ve eks olan bebek hakkında İl Sağlık Müdürlüğü’nün denetim raporlarını inceleyen uzman doktorun hazırlamış olduğu raporda bebek Enas Alhaj ve Bebek Duha Refacı’nın epikrizlerinin yetersiz, doktor muayene bilgilerinin ve tedavinin de eksik olduğu belirlendi. Eylemde isimleri geçen şahısların yapılan hesap hareketi incelemelerinde şahısların birbirleri ile birçok defa para transferlerinin gerçekleştiği de ortaya çıktı. Örgüt üyesi hemşire Hasan Basri Gök’ün, fezlekede ismi geçen hastanede hemşire olarak çalışan Funda Savarı ile telefon görüşmesi kan dondurdu. Savarı, Gök ile yaptığı görüşmede, “Hastanede çocukların üstünde deneyler yapıyorlar diyor Meral hoca. Kadın bize diyor ki vicdanınız el veriyor mu, çocukları gönderiyorsunuz” dediği görülürken, Gök’ün “Onun vicdanını… onu öldürürüm, doktor katliamı çıkarmasın bana” diye cevap verdiği tespit edildi.
Savcının makamında ölümle tehdit edilmesine ilişkin tutuklanan zanlı Mustafa Kemal Zengin’nin ifadesine ulaşıldı. Zengin, “Benim oraya gitmekteki amacım, hastane soruşturması kapsamında tutuklanan T.T.’nin akrabalarından ve çevremden bu adamlar hakkında duyduklarımı savcı beye anlatmaktı. İçeride yaptığım görüşmede kesinlikle cumhuriyet savcısını tehdit etmedim. Cumhuriyet savcısıyla yaptığım görüşmedeki üslubum yanlıştır. Savcı beyi uyarmak istedim. Maksadımı aşan ifadeler kullanmışım” dedi.
İddianamede, tıbbi yöntemlerden uzak tek düze, bebeklerin mevcut özel sağlık durumlarıyla bağdaşmayan uygulamalar gerçekleştirildiği, hemşirelerin kendilerini doktor olarak tanıttığı ve doktor olarak müdahalede bulundukları aktarılarak, bazı şüphelilerin yenidoğan yoğun bakımlarını kapasitenin üzerinde doldurduğu, hemşirelerin usule aykırı epikriz raporları yazdığı anlatıldı. Fırat Sarı’nın elebaşısı olduğu suç örgütünün yenidoğan yoğun bakım ünitelerini kiralayarak işletmesini devraldığı ve söz konusu hastanelerden tamamında doktorlar yerine hemşirelerin sağlık hizmeti sunduğu aktarıldı.
Faiz oranları değişti! 100 bin TL’nin aylık getirisi uçtu