34,5467$% 0.18
36,0147€% -0.62
3.005,41%1,48
5.110,00%0,95
20.381,00%1,12
3376702฿%-1.16519
Yaptığı paylaşımlarla toplumda tehlikeli bir gerilimin fitilini ateşleyen Ümit Özdağ’ın ırkçı tavırlarından Arap turistler de nasibini aldı. Geçtiğimiz günlerde Bolu’daki Abant Gölü’nden bir fotoğraf paylaşan Zafer Partisi lideri, poz verirken iki çarşaflı kadını da kadraja sokarak tepkilerin odağı haline geldi.
Sonradan Arap olduğu öğrenilen kadınların gerek hayat tarzını hedef alan gerekse mahremiyetlerine saldırarak izinsiz bir şekilde fotoğraflarını milyonlarca kişiye servis eden Özdağ, niyetinin Türkiye’de sayısı artan sığınmacılar olmadığını ve izlediği ırkçı politikalardan dini, dili, ırkı, statüsü fark etmeksizin herkesin nasibini alabileceğini kanıtladı.
Türkiye’nin en önemli gelir kaynaklarının başında gelen turizm sektörüne hatırı sayılır bir katkısı olan Arap turistler ise bu durumdan rahatsız. Bu rahatsızlık ise turizmde iddialı olan Arap ülkeleri tarafından kullanılmaya başlandı. Mısırlı bir seyahat acentesi, hazırladığı bir video ile Türkiye’de Arap turistlere yönelik saldırıların arttığına dikkat çektiği videosunda Ümit Özdağ’ın iki kadını hedef aldığı fotoğrafa da yer verdi. “Bizde ayrımcılık yoktur” denilen videoda Arap turistler Türkiye’ye gitmek yerine tatillerini Mısır’da geçirmeye davet edildi.
🖋️ Tehlikenin farkında mıyız?
➖ Son dönemde Türkiye’de yükselen yabancı karşıtlığını kara propagandaya dönüştürdüler.
➖ Mısırlı bir turizm acentası Türkiye’den ırkçı(!) örnekler vererek, “bizde ayrımcılık yoktur” diyerek ülkelerine davet etti.
— 23 DERECE (@yirmiucderece) September 5, 2023
Yeniden Refah uyarmıştı: Batı’nın fonladığı çevreler yabancı düşmanlığını körüklüyor
Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Doğan Bekin ise geçtiğimiz günlerde konuya ilişkin bir açıklama yaparak Zafer Partisi’nin başını çektiği yabancı düşmanlığına Batılı çevrelerin fon sağladığına dikkat çekti. “Batılı ülkeler Arapların Türkiye’den kopmaları, tekrar kendilerine yönelmelerini amaçlıyor” diyen Bekin, “Ekonomik sıkıntılar olduğu bir dönemde, dövizin büyük oranda Arap ülkelerinden geldiği unutulmamalı” uyarısında bulundu.
Zenofobik saldırıların artması tesadüf olamaz
Arap sermayesinin Türkiye’ye yöneldiği bir dönemde yabancılara yönelik saldırıların artmasının tesadüf olamayacağının altını çizen Bekin, “Müslüman ülkelerin Türkiye’yi çekim alanı olarak görmeleri ve BAE, Katar, Suudi Arabistan sermayesinin ülkemize yönelmeye başladığı bir dönemde zenofobik (yabancı korkusu/nefreti) tutumlu politikaların hız kazanması tesadüf olamaz. Arap ülkeleriyle ticarette ve yatırımda yeni bir dönem başladı. Bağlar kuvvetlendi. Batı’da büyük çaplı yatırımları olan Arap sermayedarların Türkiye’ye yönelmeleri çok önemlidir. Batı’da hızla yayılma eğilimi gösteren yabancı düşmanlığı ve İslamofobi anlayışlı politikalar, Arap sermayedarların güvenli bir limanı tercih etmelerini zorunlu kılmıştır. Bu aşamada kademe kademe Türkiye’ye yönelmeye çalışan Arap ve Körfez sermayesinin burada da marjinal unsurlar tarafından, zenofobik anlayışlı politikacılar tarafından hedef gösterilmeleri kabul edilebilir bir durum değildir” dedi.
Yabancı düşmanlığının turizme verdiği zararlara da dikkat çeken Yeniden Refah Partili Bekin, “Araplar 1 ay buraya kalıyor, ülkemize döviz bırakıp gidiyorlar. Ancak ırkçıların saldırıları gerilime neden oluyor. Örneğin Yalova’da bir ara Arap turist yoğunluğu vardı. Ama şu anda parmakla sayılacak kadar az turist var. Çünkü saldırılara maruz kalmaktan korkuyorlar. Saldırılar da Batı’nın fonladığı, beslediği çevrelerden geliyor. Arapların Türkiye’ye gelip döviz bırakmaları arzu edilmiyor” ifadelerini kullandı.
Körfez ülkelerinden gelen ve Türkiye’nin dört bir yanını ziyaret eden Arap turistler turizm gelirimizin önemli bir bölümünü oluşturuyor. Gerek konaklama gerek alışveriş ve yeme içme gerekse ülke içi ulaşım gibi kalemler için yüklü miktarda harcama yapan Araplar, Batılı turistlere nazaran para harcama konusunda daha esnek alışkanlıklara sahip.Türkiye’nin Müslüman bir ülke oluşu, İslami hassasiyetleri gözeten çok sayıda tesis bulunması ve turizmin sadece deniz / güneş / kum turizmiyle sınırlı olmayıp geniş bir skalayı içinde barındırması nedeniyle burası Araplar için bir cazibe merkezi olmasında önemli bir faktör.
Ancak Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ’ın körüklediği ve kendisine belli çevrelerde karşılık bulan Arap düşmanlığı, Körfez ülkelerinden Türkiye’ye gelmek isteyenlerin artık iki kez düşünmesine neden oluyor. Batılı turistlerin tercihi İstanbul, Antalya ve Muğla ile sınırlı kalırken, Körfez ülkelerinden gelen Arap turistler ise Trabzon’dan Çanakkale’ye, Yalova’dan Samsun’a, Diyarbakır’dan Sakarya’ya, Bolu’dan Bursa’ya kadar Türkiye’nin her yöresine yoğun bir ilgi gösteriyor.
Türkiye’nin 2022’de turizmden elde ettiği gelir TÜİK verilerine göre 46 milyar 284 milyon dolar olarak gerçekleşirken UNWTO’ya göre (Dünya Turizm Örgütü) 50 milyon 450 bin turist ülkemizi ziyaret etti. Bu veriler ışığında Türkiye, dünyanın en çok turist ağırlayan dördüncü ülkesi olurken kişi başı turist gelir ortalamasında ise yedinci ülkesi konumuna geldi. Suudi Arabistan’dan gelen turist sayısının ise 2022 senesi için 497 bin 914 kişi olduğu biliniyor.
Körfez ülkesi turistleri kişi başı harcamada lider
VISA verilerine göre ise Suudiler, 2022 yılı verilerine göre kredi kartı ile harcamada Türkiye’ye en çok para bırakan üçüncü grup oldu. Kart başına en çok harcama yapan grup ise Körfez ülkelerinden gelen turistler oldu.
Arap turist harcamaktan korkmuyor
Sonuç olarak Körfez ülkelerinden gelen turistlerin Türkiye’den geri adım atması turizm gelirimizin önemli bir kısmını kaybedeceğimiz anlamına geliyor. Batılı turistlerin harcama alışkanlıklarına kıyasla Arap turistler, gerek satın aldığı hizmet ve ürünlerin kalitesi, gerekse turist olarak gittiği ülkelerdeki harcama davranışları bakımından Avrupalı turistlere nazaran çok daha fazla harcama ve döviz girdisi sağlama potansiyeline sahip.
Karşı propaganda başladı!
Türkiye’de pompalanan Arap düşmanlığı Körfez ülkelerinde bir olumsuz bir karşılığa dönmüşmüş durumda. Şimdiden başta Mısır ve BAE gibi ülkeler bu durumu lehlerine çevirecek ve Türkiye’nin turizmden aldığı payı kendi ülkelerine akıtacak formüllerin arayışına girdi ve bunu propagandaya çevirmeye başladı bile.
Bilanço ağır olacak
Özellikle ekonominin sallantıda olduğu, ihracatın cari açığı kapatmaya yetmediği, katma değerli ürün ihracının çok sınırlı olduğu, bir yandan artan döviz kurları öte yandan kontrol edilemeyen enflasyonun ülke ekonomisinde ağır tahribatlara yol açtığı bir dönemde Arap turistlere yapılan sistematik saldırılar aracılığıyla turizme vurulacak bir darbenin Türkiye için son derece kötü sonuçlara yol açacağı aşikâr.
Fatih Altaylı: Kaçakçılığı teşvik eden bir devlet