DOLAR

36,6297$% -0.03

Created with Highcharts 8.2.2
EURO

40,0520% 0.4

Created with Highcharts 8.2.2
GRAM ALTIN

3.528,68%0,36

Created with Highcharts 8.2.2
ÇEYREK ALTIN

5.788,00%0,33

Created with Highcharts 8.2.2
TAM ALTIN

23.079,00%0,33

Created with Highcharts 8.2.2
BİTCOİN

3060548฿%0.44762

Created with Highcharts 8.2.2
a
Faik Tunay

Faik Tunay

16 Mart 2025 Pazar

Neyi yanlış yapıyoruz?

2

BEĞENDİM

ABONE OL

d6d78c40 9a4c 47a5 9aa7 79fd15719676

Dünya üzerinde tarım sektörünün stratejik bir öneme ya da konuma sahip olduğu yönünde genel bir görüş vardır. Son yıllarda birçok ülkede tarımın milli gelir ve istihdamdaki payı azalsa da stratejik önemine dair görüş ve genel kabul değişmemektedir. Hep söylenir en ağır silahlarla donanmış ordunuzda olsa, askeri personeli doyuracak kaynaklarınız yoksa bir anlamı yoktur. Tarım insanların en temel besin ihtiyaçlarını karşılayan sektör olduğu için milli gelir ve istihdamdaki payı azalsa da önemi hiç değişmiyor. Gittikçe artan nüfusun gıda ihtiyaçlarını karşılamanın devlet açısından zorluğu kabul edilebilir ve anlaşılabilir bir durumdur fakat burada devlet aklı dediğimiz akıl devreye girmeli ve stratejik planlama ile kaynaklar doğru ve verimli kullanılmalıdır, bugün ülkemizde tarım sektörü özelinde yaşanan tartışmalar tarımsal arz güvenliğinin sağlanmasından ziyade gıda fiyatlarının yüksekliği, verim düşüklüğü, tarımda dışa bağımlılığın artması etrafında şekillenmektedir.

Gelin ülkemizinde üye olduğu OECD verilerine bakalım. OECD (Organization for Economic Cooperation and Develepoment) , Türkçesi Ekonomik Kalkınma ve İş Birliği Örgütü . OECD 1961 yılında kurulmuş, bugün 38 üyeye sahip, üyelerinin büyük bölümü AB üyesi ülkelerden oluşmakla beraber, Dünya’nın değişik coğrafyalarından farklı üye devletlere de sahip prestijli bir örgüttür. Türkiye’yi doğrudan OECD ülkeleri ile kıyaslamak hakkaniyetli bir yaklaşımdır. OECD verilerine göre 2024 yılına ait bazı istatistiklere gelin beraber bakalım.

OECD üye ülkeleri ortalama enflasyon oranı %4,5 , Türkiye’nin ise %47,1, bizden sonra gelen ikinci Kolombiya %5,2 , Kolombiya Latin Amerika ülkesi. Üçüncü İzlanda %4,8, dördüncü Polonya %4,7, beşinci Meksika ise %4,5.

Şimdi gelin gıda enflasyonuna bakalım.

Türkiye %48,6, ikinci Meksika %6, üçüncü Japonya %5,6, dördüncü Estonya %5,4 ,  ve beşinci İsrail %5. İsveç %1,9 kuzey kutup ülkesi biz ise Akdeniz ülkesiyiz bizde %48,6, Finlandiya %0,9 , Finlandiya’da kuzey kutup ülkesi nasıl oluyor da onlarda gıda enflasyonu %0,9 olurken bizde %48,6 olur? Çok bilinen bir hikâye ile devam edeyim. İşgal kuvvetleri komutanı Antalya’ya ayak basmış bir süre sonra şu ifadeyi kullanıyor; karaya ayak bastıktan sonra asamı bir dakika daha toprakta bıraksam kök salacaktı. Şimdi benzetmeye bakar mısınız? Daha 1919 Mart ayında söyleniyor. O kadar verimli topraklarımız var ki , sadece Antalya değil hemen hemen ülkemizin her köşesi tarıma çok elverişli ama buna rağmen OECD ülkeleri arasında 2024 yılında gıda enflasyonunda açık ara birinciyiz. Bunu maalesef çok fazla dile getiren, konuşan yok, asıl konuşulması gereken konuların başında bu geliyor, geleceğimiz için bunu konuşmalıyız.

Nüfusun beslenmesi sorunu yerli üretim yerine ithalat ile de çözülebilir ama ülkeler arası ilişkileri düşündüğümüzde, uluslararası sorunları, yerel veya bölgesel savaşları düşündüğümüzde bir ülkenin kendi kendine yetebilmesi en azından maksimumda yetebilmesi hayati öneme sahiptir. Bugün herkesin sık sık dile getirdiği GIDA GÜVENLİĞİ kavramı iki şekilde ele alınır. Birincisi yenilen gıdaların güvenliği, ikincisi ise temel gıda ürünlerinde ülkelerin bu ürünleri dışarıya bağımlı olmadan kendilerinin ne ölçüde ürettiğidir. Bir ülkenin tarım alanında kendi kendine yeterli olması ve gıda güvenliğini sağlaması ‘’tarımsal arz güvenliği’’ ile ifade edilebilir. Türkiye’nin son yıllarda tarımsal arz güvenliği noktasında bazı problemlere sahip olduğu çok açıktır. Yıllar içerisinde devlet bütçesi ve GSYİH’den tarıma ayrılan pay artmakla beraber hala olması gereken yerde değildir. 2006 yılında çıkarılan 5488 tarım kanunun 21. Maddesine göre; tarımsal destekleme programlarının finansmanı, bütçe kaynaklarından ve dış kaynaklardan sağlanır. Bütçeden ayrılacak kaynak, gayri safi milli hasılanın yüzde birinden az olamaz. 2006 yılından 2025 yılına kadar maalesef devletin çıkardığı kanun olmasına rağmen bu madde hiç uygulanmamıştır, yıllar içerisinde verilen tarımsal destekler kanunda yazılan oranın maalesef yarısına bile yaklaşamamıştır. Tarımsal arz güvenliğinin ilk adımı burasıdır, doğru, etkin, planlamaya dayalı, adrese teslim devlet desteği alfabenin ilk harfi gibidir bu olmadan diğer harflerin bir anlamı pek olmaz. Hedefe en çok yaklaşılan yıl 2007 olmuştur, (%0,8)

Tarımsal arz güvenliğini sağlamanın en baş şartlarından birisi de tarımsal girdi endeksini dengeli hale getirmektir. Son beş yıla baktığımızda burdada maalesef çok kötü istatistikler görüyoruz. Bazı okuyucularımın ama pandemi diye seslendiğini duyar oldum, burdada bir detay var şöyle ki, pandemiyi bütün dünya yaşadı ama tarımsal girdi endeksi en bozuk olan ülkeler sıralamasında da en üst sıralarda yer alıyoruz! Son beş yıl içerisinde çiftçilerin tarımsal harcamaları tam beş kat artarken, devletin sağladığı tarımsal destekler iki kat artmış. Sadece bu bile GIDA ENFLASYONU neden bu kadar yüksek sorusuna cevap olabilecek bir veri.

OECD ülkelerine geri dönersek Türkiye’nin üretici kesimine verdiği destek OECD ortalamasının üzerinde olmasına rağmen nasıl oluyor da gıda enflasyonunda açık ara birinci oluyoruz?

Sonuç olarak Türkiye’de uygulanan tarım politikaları, ulusal ihtiyaçları karşılamada yetersiz kalmaktadır. Tarım sektörünün sorunlu bir yapıdan kurtarılması ve arz güvenliğinin sağlanması için tarım, öncelikli sektörler arasına alınmalı, tarım sektörü siyasal tercihlerden ziyade ulusal önceliklere duyarlı hale getirilmelidir.

Savunma sanayinde son yıllarda yaptığımız müthiş atılımları tarım sektöründe çok kolaylıkla yapabiliriz bunun için bir Selçuk Bayraktar çıkmasını beklemeye gerek yoktur. Başta Cumhurbaşkanı olmak üzere, sonra ilgili bakan ve bürokrasi doğru, etkin ve stratejik adımlar atarak ve kararlılıkla uygulayarak beş yıl içerisinde tarım sektörünü çok farklı noktalara taşıyabilir. Yarın çok geçmeden bugünden tarım sektörüne al atılmalı.

Devamını Oku

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.