Sakarya Milletvekili Ümit Dikbayır, İYİ Parti’den ihraç edilmesine ilişkin Meclis'te basın toplantısı düzenledi.

Sorma Sırası Bende

Dikbayır basın açıklamasında şu açıklamalarda bulundu;

"Süreç buraya gelinceye kadar başka iddialar da atılmıştı. Benim başkanın banka hesaplarını incelettiğim gibi iddialar vardı. Bunların hepsi boşa çıktı. Sorma sırası bende. Hani ben banka hesaplarını inceletmiştim, neden beni bundan ihraca sevk etmediniz. Hani ben belediyelerle anlaşmıştım, beni disipline sevk etmediniz? Bu iddiaların devlet yoluyla araştırılıp kamuoyuna açıklanması. Bu taciz iddiasında bulunan vatandaşı ve şahitlik yapan 2 kişiyi daha şikayet edip sonuna kadar gideceğim. Kendisine hem Adalet Bakanlığı'na Ankara Barosu'na ayrı şikayet edeceğim.''

Zaten Bu Nefretin Sebebi..

"Ama ben partideki yöntemlere karşı çıkmıştım. Biz genel başkanın özel kalemine karışamayız. İstediğini özel kalem yapabilir. Ama parti içerisinde olan şeylere karşı çıktığım çok olmuştu. Zaten bu nefretin sebebi de oradan geliyor. Hala doğru bulmuyorum. Bir özel kalemin bu kadar etkili, yetkili olmasını doğru bulmuyorum. Hepimizden vazgeçti, ama oradaki birkaç kişiden vazgeçemiyor. Bu da kamuyoyunun takdiridir."

Dikbayır şu ifadelerle devam etti;

Kemal Kılıçdaroğlu vatandaşlara seslendi: 'Artık zamanı değil mi?' Kemal Kılıçdaroğlu vatandaşlara seslendi: 'Artık zamanı değil mi?'

"İYİ Parti'de beni değil, adaleti ihraç ettiler. Şimdi sorma sırası bende hani ben genel başkanın banka hesaplarını incelemiştim, hani ben belediyelerle iş yapmıştım. Beni neden bu gerekçelerle ihraç etmediniz?

Partinin büyükleri benim haklı olduğumu biliyor. Bana dava açıldığı söyleniyor ama bana ulaşmış bir şey. Evi camdan olanlar başkalarının evine taş atmayacak. Benim iddialarım hem Esma Bekar hem de Sedat Aksakallı dava açtıklarını söylediler. Ben de dört gözle bekliyorum. Şu ana kadar bana gelen bir şey yok. Bu davaları açsınlar ki ben de karşılığını vereyim. Şöyle hesaplarımızı, kitaplarımızı kamuoyu ile paylaşalım. 

Genel Başkan beni çağırsaydı, 'Ümit biraz kenarda dur, dinlen' deseydi ben ikinci cümleyi kurdurmazdım kendisine. 

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na hakkımdaki iftiralar hakkında bir dilekçe verdim. Meclis Divanı'ndan da dokunulmazlığımın kaldırılmasını talep ettim. Savcılıktan yazı geldiği zaman Meclis divanına o da oylanacaktır.

Ben üzerime atılan iftiraların sonuna kadar takipçisi olacağım. Bu yapılanlar FETÖ yöntemi. Ama ben kimseye FETÖ'cü diyememe. Ben hakim değilim, savcı değilim. Ama benim danışmanıma ajanlık teklif ettiler, işbirliği teklif ettiler. Kanıtlı ispatlı. Zamanı geldiğinde onları da bir bir açıklayacağım. 

Söz konusu iddialardan dolayı beni mahkemeye versinler. Ben bu ülkenin namuslu hakimlerine savcılarına güveniyorum."

Editör: Şevval Başçakır