İstanbul'da toplu taşımaya dün zam geldiği açıklandı.
Toplu ulaşıma %51,52 oranında yapılan zam sonrası Türkiye Komünist Partisi açıklama yaptı.
TKP'den yapılan açıklamada, gelen zamlara tepki gösterilerek, "Son günlerin zam kralı ve kraliçesi Hazine Bakanı Mehmet Şimşek ve Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan’dır." ifadesini kullanıldı.
Türkiye Komünist Partisi'nin yaptığı açıklama şu şekilde:
Bugün yapılan UKOME toplantısında İstanbul’da toplu ulaşıma yüzde 51,5 zam kararı çıktı.
Tam biniş ücreti 9,90 TL’den 15 TL’ye yükseldi.
Halkımızın hayat pahalılığından yaşamsal ihtiyaçlarını karşılayamama noktasına gelmişken, İstanbul’da ulaşıma yapılan böylesi bir zammın kabul edilebilir hiçbir yanı bulunmamaktadır.
Şimdi “Akaryakıta gelen zamları istemeden de olsa toplu taşımaya yansıtmak zorunda kaldık.” diye açıklamalar gelmeye başladı bile.
Evet, son günlerin zam kralı ve kraliçesi Hazine Bakanı Mehmet Şimşek ve Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan’dır. Ama bir de her zamla kasasını dolduran patronlar var. Ulaşım zamlarının halka açıklanmayan nedeni, devlet kontrolünde olması gereken petrol rafineri ve dağıtım şirketlerinin özelleştirilmiş olmasıdır.
Türkiye’nin en büyük beş şirketinden dördü, ulaşım zamlarına neden olan akaryakıt şirketleridir. Bu şirketlerin tamamı özel şirkettir.
İlk sırada KOÇ ailesine satılan TÜPRAŞ bulunmaktadır. Şirketin yıllık kârı 39,8 milyar liradır. Bu yıl sadece üç ayda 7,2 milyar lira net kâr elde etmiştir. Diğeri PETROL OFİSİ’dir. Şirketin yıllık kârı 6,7 milyar liradır. Aydın Doğan’a satılarak özelleştirilen şirket şimdi Hollandalı bir petrol tekelinin elindedir. İlk beş büyük şirketten bir diğeri STAR RAFİNERİ’dir. Şirketin kârı 27 milyar liradır. O da Azerilerin elindedir. İlk beş şirketin içindeki dördüncü büyük şirket yine KOÇ ailesinin sahibi olduğu OPET’tir. Onun da kârı her yıl katlanarak artmıştır.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin toplu ulaşıma yaptığı zam, bu şirketlerin kasasını doldurmak içindir.
Adına soygun demenin bile karşılık gelmediği bu yamyamlığın boyutu görüldüğü üzere çok ama çok büyüktür.
Eğer bu şirketlere aktarılan kaynaklar patronlar adına değil halk adına kullanılsaydı bugün işe gidip gelmek için ulaşım ücretlerine günde en az 30 TL ödemek zorunda kalmayacaktık!
İstanbullu milyonlarca emekçinin bu koşullarda yaşamaya mahkum edilmesini kabul etmiyoruz. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin patronların kârlarına kâr katmasının yükünü emekçilere ödetmesine karşı mücadele etmek zorundayız.
Halkımızın tek çözümü bu yamyam şirketlerin devletleştirilmesidir. Bu yapıldığı takdirde birkaç zenginin kasasını doldurmak için değil, halkın ihtiyaçları için kullanılmış olur ve pekala ulaşım giderleri ücretsiz olarak karşılanabilir.
Sabahın ilk ışıklarıyla yollara dökülen milyonlarca İstanbullu için temel hak olan ulaşımın ücretsiz sağlanması için mücadele edeceğiz.
Birilerinin hayal görmeyin dediğini duyar gibiyiz.
İmkansız olanı zaten yaşıyoruz; bu zamlarla ve bu ücretlere İstanbul’da yaşamak emekçiler için hayal olmuştur. Değiştireceğiz!
