36,6753$% 0.09
40,0531€% 0.19
3.515,47%-0,04
5.753,00%-0,05
22.942,00%-0,06
3093760฿%3.04615
Türkiye İşçi Partisi (TİP) İstanbul Milletvekili Ahmet Şık, yaşananları “Yeni Ergenekon süreci” olarak tanımlarken, İmamoğlu’nun görevden alınarak İBB’ye kayyım atanabileceğini iddia etti.Yaşanan operasyonlar ve tutuklamaları “yeni bir Ergenekon süreci” olarak yorumlayan Türkiye İşçi Partisi (TİP) İstanbul Milletvekili Ahmet Şık ile Türkiye’nin girdiği yeni “yargı” sürecini Duvar’dan Furkan Karabay’a değerlendirdi.
Son aylarda gazeteciler, siyasetçiler, aktivistler ve sanatçılar hakkında açılan soruşturmalar giderek artarken, hukukun siyasallaştığı yönündeki eleştiriler de çoğalıyor. Ahmet Şık, bu süreci değerlendirerek, AKP’nin yargıyı tetikçi olarak kullandığını belirtiyor. Şık’a göre, yaşananlar Ergenekon sürecine benziyor ancak bu kez Fethullahçı yapı gibi hukuksuzlukları meşrulaştırmaya dahi ihtiyaç duyulmadığını ifade ediyor.
Ahmet Şık, yaşanan soruşturmalara ilişkin yaptığı açıklamada Ekrem İmamoğlu’nun görevden alınarak İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne kayyım atanacağını iddia etti. Şık’a göre, CHP’li belediyelere düzenlenen operasyonlar ve HDK soruşturmaları bir bütün halinde ele alındığında, kent uzlaşısı modelini “terör faaliyeti” gibi göstermek için bir zemin hazırlandığını savunuyor. Bu süreçte CHP’ye oy veren seçmenleri de etkileyecek bir algı operasyonu yürütüldüğünü öne süren Şık, İmamoğlu’nun siyasetten dışlanmasının hedeflendiğini belirtiyor.
Son dönemde yaşanan gelişmeler yalnızca siyasilerle sınırlı değil. TÜSİAD Başkanı Orhan Turan ve Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Mehmet Ömer Arif Aras hakkında açılan soruşturmalar, iş dünyasında da tedirginliğe yol açtı. Ahmet Şık’a göre, bu soruşturmalar iktidarın, iş dünyasına “Siyasi eleştiri yapmayın” mesajı vermek için yürütüldü. Turan ve Aras’ın adliyeye götürülme süreçleriyle ilgili korku atmosferi yaratılmaya çalışıldığı iddia ediliyor. Şık, hükümetin, bağımsız iş dünyası temsilcilerinin sesini kesmek için baskıcı yöntemleri devreye soktuğunu ve toplumu daha fazla susturmayı hedeflediğini söylüyor.
Ahmet Şık, medya üzerindeki baskıların da giderek arttığını belirterek, “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” yasasının gazetecilere yönelik bir susturma aracı olarak kullanıldığını ifade ediyor. Özellikle Halk TV, Sözcü TV ve Tele1 gibi muhalif kanalların lisans iptali tehdidiyle karşı karşıya kalabileceğini dile getiriyor. Şık, RTÜK’ün de yargının devreye girmediği durumlarda medya üzerindeki baskıları artırdığını vurguluyor.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Halkların Demokratik Kongresi’ne (HDK) yönelik soruşturması, birçok gazeteci, sanatçı ve aktivistin gözaltına alınmasına neden oldu. Savcılık, HDK’yi “terör örgütünün unsuru” olarak tanımlarken, Ahmet Şık bu suçlamaları siyasi bir tasfiye operasyonu olarak yorumluyor. Şık’a göre, HDK soruşturmaları, CHP’li belediyelere yapılan baskılarla birleşerek daha geniş bir siyasi operasyonun parçası haline getiriliyor.
Ahmet Şık, Ayşe Barım’ın tutuklanmasının da yeni bir Gezi davasının habercisi olabileceğini öne sürüyor. Şık’a göre, Gezi soruşturması HDK operasyonlarına bağlanarak, muhalif kesimlerin “terör” ile ilişkilendirilmesine yönelik bir strateji izleniyor. Bu süreçte İmamoğlu’nun görevden alınmasının soruşturmalar zinciriyle meşrulaştırılacağı iddia ediliyor.
Ahmet Şık, Abdullah Öcalan ile devam eden sürecin de şaşırtıcı olmadığını belirterek, hükümetin kalıcı bir barış planı olmadığını savunuyor. Şık’a göre, hükümet MHP ile kurduğu ittifak çerçevesinde Kürt hareketine yönelik baskı politikasını sürdürüyor ve kayyım atamaları, hukuksuz tutuklamalar ile bu politikayı daha da sertleştiriyor.
Ahmet Şık, Türkiye’nin artık eski Türkiye olmadığını ve 15 Temmuz sonrasında hukuksuz bir otoriter rejime geçiş yaptığını ifade ediyor. Ona göre, Saray Rejimi sadece AKP ve MHP’den ibaret değil. Askeri ve sivil bürokratlar, yargı, medya, istihbarat, İslamcı ve milliyetçi yapılanmaların dahil olduğu geniş bir güç ağı yönetimde etkili. Şık, bu yapılanma nedeniyle muhalif kesimlerin giderek daha büyük baskılarla karşılaşacağını ve demokratik haklar üzerindeki baskıların artacağını savunuyor.
Bomba kulis bilgisi! Kabine’de en az 5 bakan değişecek, affını isteyecek 4 isim var