Ankara’da uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybeden eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş davasını 4. celsesi bugün devam ediyor. Duruşma’nın 4’üncü gününde sanık avukatlarının savunmalarını tamamlamaları ve şikâyetçilerin beyanlarının dinlenmesi bekleniyor. Bu kapsamda şikayetçi Ayşe Ateş, duruşmada ilk kez konuştu. 

Sinan Ateş cinayeti davasında konuşan Ayşe Ateş, daha önce korktuğu için veremediğini söylediği isimleri telaffuz etti. Ayşe Ateş'in beyanına göre Sinan Ateş kendisine, MHP Genel Başkan Yardımcıları Semih Yalçın ve İzzet Ulvi Yönter'in verdiği talimat doğrultusunda Olcay Kılavuz ve Ülkü Ocakları Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım'ın kiralık katil aradığını anlattı.

Anne Saniye Ateş ise, “Benim oğlumun döneminde o makam aracını oğlum dışında kimse kullanamazdı. Devlet Bahçeli’den habersiz bir çay içilmiyordu. Bulsunlar oğlumun katillerini de ben de suç duyurusunda bulunmayım.” dedi. Saniye Ateş'in fenalaşması üzerine duruşmaya ara verildi.

Sinan Ateş'in öldürülmesine ilişkin davanın duruşmasında Sinan Ateş’in ailesinin avukatlarından Şeyda Şahin, dosyası ayrılan 17 kişiden bazılarının isimlerini mahkemede açıkladı ve “Olcay Kılavuz bu dosyanın şüphelileri arasındadır, Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım, Talha Atalay, Burak Kılıç, Gürsel Horat, Suat Yılmaz Zobu. Bu isimler hakkında adli kontrol işlemleri uygulanmıştır. Bu kişiler ana dosyada yer alan isimlerdir” dedi. 

Aradan sonra ise Sinan Ateş soruşturmasında görev alan dönemin Asayiş Şube Müdür Yardımcısı Kerem Gökay Özay, savcılığa suç duyurusunda bulundu. Özay, Tolgahan Demirbaş’ı Olcay Kılavuz’un evinde gözaltına aldıklarını, Kılavuz’un gözaltına direndiğini iddia etti. Buna rağmen orada bulunmayan polisler tarafından sahte tutanak tutulduğunu ifade etti.

KRİTİK DURUŞMADA 4. GÜN

Duruşmada Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş, annesi Saniye Ateş, kardeşleri Selma ve Sevda Ateş ile saldırıda yaralanan Selman Bozkurt hazır bulundu. CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile Yardımcıları Murat Bakan ve Gül Çiftçi, CHP Milletvekili Sibel Su İçmez, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal duruşmayı izlemek için geldi.

Doğukan Çep’in tehdit hareketleri mahkemece kayıt altına alındı

Seçil Erzan'dan mahkemeye 112 sayfalık mektup: Kendimi para için çıldıran insanların arasında buldum Seçil Erzan'dan mahkemeye 112 sayfalık mektup: Kendimi para için çıldıran insanların arasında buldum

Mahkeme Başkanı duruşma başlamadan önce sanık Doğukan Çep’in dünkü duruşmada jandarma eşliğinde iki defa tuvalet için dışarı çıkartıldığı sırada müştekilerin bulunduğu tarafta oturmakta olan izleyicilere tehdit anlamına gelecek şekilde başını salladığını ve bunun da kendisine mahkemeye üye hakim tarafından bildirildiğini ifade ederek söz konusu durumu mahkeme tutanaklarına geçirdi.

“Kanunda toplu halde adam öldürme diye bir suç yoktur”

Duruşmada Sinan Ateş'e yönelik “toplu halde, iştirak halinde tasarlayarak kasten öldürme" suçuna yardımdan yargılanan sanıklardan Alper Atay’ın avukatı Engin Çelebi, “Kötü bir iddianame, iyi bir hukuki metin değil. Benim müvekkilim Alper Atay ile ilgili fonksiyonel anlamda bir değerlendirme söz konusu değil. Doğukan Çep’in saklanmak amacıyla Alper Atay’ın yanına gelmiş olması iddia ediliyor. Bu iddia ile ‘toplu halde tasarlayarak adam öldürme suçuna yardımı’ yöneltmek gerçekten manasız. Sayın savcımız neden böyle bir sevk maddesi düzenleme yoluna gitmiştir? Bunu benim nazarımca anlamak mümkün değildir. Kanunda toplu halde adam öldürme diye bir suç yoktur” iddialarını dile getirdi ve şunları söyledi:

“Festival alanına gidiyorlar sadece ve alkol aldıkları için otoparkta çalışanların kullandığı atıl odada dinleniyorlar 3-4 saat. Otel sahibi Gçkhan Türkmen’in söz konusu olayla ilgili verdiği ifadeler gerçek değil. Doğukan Çep ile birlikte otel odasını ayarladıklarını söylüyor. Ancak Doğukan Çep bu odada değil otelde konuklara tahsis edilen odada yakalanıyor. Müvekkilimin olayla bir bağlantısı yoktur, tutukluluk hali göz önünde bulundurularak tahliyesini talep ediyorum

Duruşmada Sinan Ateş'e yönelik “toplu halde, iştirak halinde tasarlayarak kasten öldürme" suçuna yardımdan yargılanan sanık Erdem Karadeniz’in avukatı Egehan Poyrazoğlu, sanık Erdem Karadeniz hakkında somut herhangi bir delil olmadığı iddiasında bulunarak şunları söyledi:

“Bu yüzden derhal tutukluluğunun kaldırılması lazım. 145 sayfalık iddianamede tek satırlık yer verilen Erdem Karadeniz, tek kişilik koğuşta kalmaktadır. Karadeniz kolluk ve savcılar tarafından bu dosyanın şüphelisi olarak görülmemiştir ve yöneltilen tek soru ‘Doğukan Çep’in yakalandığı otelle bir bağı var mı?’ Ticari sicil gazetesinde otelin Gökhan Türkmen’e kayıtlı olduğu sabittir. Bu yüzden neden tutukludur benim vekilim. Bu iddia FETÖ üyesi Cevheri Güven tarafından iddialar ortaya atılmıştır çünkü bu kişi Karadeniz’in eski bakanlardan Mehmet Ağar ve siyasetçi Semih Yalçın’ı tanıdığı iddiasında bulundu ve bu yüzden tutuklandı. Türkiye Cumhuriyeti’nin adalet sistemi sosyal medyadan mı yönetilmektedir?”

“Yalnızca reyting uğruna gündemde kalacaklarını sanan sözde basın mensuplarına”

“Yalnızca reyting uğruna gündemde kalacaklarını sanan sözde basın mensuplarına” diyerek duruşmadaki savunmasına gazetecilere seslenen Poyrazoğlu, “Sayın Erdem Karadeniz hayatını kamuoyu önünde yaşayan, hayatını adil ve doğru şekilde yaşamaya çaba gösteren ve yaptığı sosyal sorumluluk projelerinde aldığı ödüller sizlerin yaptığınız yalan haber sayısından fazladır. Siz yalan haber yapmaya devam edin biz gerçekleri yüzünüze çarpmaya devam edeceğiz.” dedi.

"Kemal Kılıçdaroğlu da 'ipini çekmek' kelimesini pek çok kez kullanmıştır"

Tutuklu sanık Cinayet Büro Amiri Mustafa Ensar Aykal’ın avukatı Aziz Bingöl, Tolgahan Demir’e Mustafa Ensar Aykal tarafından atılan ‘Onun ipini çekmişler’ şeklindeki mesaj hakkında “İpini çekmişler mevzusunu biz daha önce çok görmüş olduk. Bu ifade bir kişinin vücut bütünlüğüne müdahale anlamına gelmez. Mesela sayın Kemal Kılıçdaroğlu da “Demirtaş’ın ipi çekildi mi? Nagehan Alçı’nın ipi çekildi mi?” gibi pek çok ifade kullanmıştır. Buradaki herkes için örgüt şeması kullanılmıştır bu yüzden buradaki herkes somut delillerden değil bu şemadan dolayı tutuklanmıştır. Müvekkilim cinayetin ortaya çıkması için var gücüyle mücadele etmiştir, cinayetle hiçbir ilgisi yoktur” savunmasını yaptı.

Aziz Bingöl, şöyle devam etti:

‘’Tolgahan Demirbaş’ın telefonunda notlar kısmındaki adresi Aykal’ın verdiğinden nasıl şüphelenildi? İfadesinde soruldu Aykal’a. Bu adresin bizim tarafımızdan verilmiş olduğu varsayılsa bile cinayet bu adreste işlenmemiştir. Sanıkların hiçbiri Sinan Ateş’in evinin yakınından geçmemiştir.

Bu dava dosyası dışardaki iş birlikçilerin kamu görevlerini uygun icra etmedikleri için böyledir. O zamanın Samanyolu şimdi olmuş T24. Ankara gibi şaibeli emniyette tek bir soruşturması olmayan bir polis neden burada?

Aykal’ın avukatı Aziz Bingöl, gazeteciler hakkında suç duyurusunda bulunacağını açıkladı

“Hedeflenen sahte gerçeğin sonu nereye giderse gitsin bütün beyanlarımızı, bütün delillerimizin, hangi haberlerin nerede yapıldığını vereceğiz ve hepsine suç duyurusunda bulunacağız, bütün gazetecilere. Tahliye talep ediyorum.”

Anne Saniye Ateş: “Bir gün beni ziyarete geldi oğlum çelik yelekle. Benim ipimi çekecekler, ama belki izin vermezler buna dedi”

Sanık avukatlarının ardından müştekilerin beyanı alınmaya başladı. İlk olarak Sinan Ateş’in annesi Saniye Ateş, “Ben yaşayan bir ölüyüm artık ama şurada 22 kez tekrar öldüm. Sanki herkes masum benim oğlum kendini vurmuş. Benim oğlum bana geldi ‘Anne bana suikast düzenleyecekler’ dedi. Bir gün beni ziyarete geldi çelik yelekle. Benim ipimi çekecekler, ama belki izin vermezler buna dedi. Çünkü MHP’li İsmet Ataman’ın 12 yıl danışmanlığını yaptı. Babası o kadar üzüldü ki damarları çatladı öldü. Ben ne kadar dayanırım bilmiyorum. Hangi gerekçeyle benim oğlumu öldürdüler.” beyanında bulundu.

Anne Ateş de İzzet Ulvi Yönter, Olcay Kılavuz, Semih Yalçın ve Ahmet Yiğit Yıldırım isimlerini sıraladı

Eski Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sinan Ateş'in, 30 Aralık 2022'de Ankara'da cuma namazı çıkışında ofisine giderken silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetmesiyle ilgili davada tutuklu 22 sanığın yargılanmasına devam edildi. Ankara 32'nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'nde görülen duruşmanın 4'üncü gününde sanıkların tamamı hazır bulundu. Duruşmada Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş ve taraf avukatları da yer aldı. Ayrıca CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Sercan Hamşıoğlu ile milletvekilleri Metin Ergun ve Yavuz Aydın, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, CHP Genel Başkan Yardımcıları Gül Çiftçi ve Murat Bakan, CHP Milletvekili Sibel Suiçmez de duruşmayı izledi.

Mahkeme Başkanı, iddianamede 'azmettirici' olarak yer alan sanık Doğukan Çep’in dünkü duruşmada jandarma eşliğinde dışarı çıkarıldığı sırada müştekilerin bulunduğu tarafta oturan izleyicilere tehdit anlamına gelecek şekilde başını salladığını ve bunun da mahkemeye üye hakim tarafından bildirildiğini ifade ederek, sanık Çep’e uyarıda bulundu.

ANNE SANİYE ATEŞ: ANNE KALEMİMİ KIRMIŞLAR, DEDİ

Mahkeme Başkanı, sanıklar ve avukatlarının beyanlarının tamamlandığını söyleyerek, müşteki tarafının dinleneceğini bildirdi. Sinan Ateş’in annesi Saniye Ateş, "Çok şükür demek isterdim. 18 aydır öldüm öldüm dirildim. Şurada 4 gündür 22 kez daha öldüm. Sanki herkes masum, benim oğlum kendini öldürmüş. Oğlum gelip bana dedi ki 'Anne kalemimi kırmışlar, bana suikast düzenleyecekler.' Bir gün yanıma geldi üzerinde çelik yelek vardı, 'Bana suikast düzenleyecekler' dedi" diye konuştu.

Oğlunun kimseye bir zararının olmadığını söyleyen Saniye Ateş, "Ben ne kadar dayanırım bilmiyorum. Bu insanlar bu kadar mı acımasız, bu kadar mı vicdansız? Hangi gerekçeyle benim oğlumu öldürdüler ? Oğlumu tehdit ediyorlardı, 'Git Devlet Bahçeli’ye söyle' dedim. Bahsi geçen araç oğlumun ocak başkanlığı döneminde alındı. O aracı sadece makam kullanıyordu, Devlet Bahçeli’den habersiz bir çay içilmiyordu. Benim yüreğimin yangınını kimse kaldıramaz. Benim torunlarım akşam olunca kapıları pencereleri kapatıyorlar, 'bize de bir şey olur' diye. Hala bizim kapımıza geliyorlar, öldürmekle tehdit ediyorlar. Bugünü ben 18 ay bekledim, yavrumun katilleri ortaya çıksın diye. Benim gelinim korumayla, çelik yelekle dolaşıyor tehdit ediyorlar. Bu devletin üstünde devlet mi var? Ben kime gideyim? Benim başka gideceğim yer yok. Ben ülkücüyüm; ama bunların inandığı ülkücülükten değilim. Bunlar maşa, benim oğlumu öldürenler ortaya çıkacak" dedi. Saniye Ateş, konuşmasının ardından fenalaştı. Saniye Ateş’e sağlık ekipleri tarafından müdahale edildi. Ardından duruşmaya 20 dakika ara verildi.

AYŞE ATEŞ: KAPI KAPI GEZİP KİRALIK KATİL ARIYORLARMIŞ, DEDİ

Aranın ardından Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş’e söz verildi. Ayşe Ateş, "Bugüne kadar anlattığınız senaryoyu dinledik. 3 gündür karşınızda türlü türlü yalanlarla bilirkişi raporunu yer yer işlerine geldiği gibi kabul ederek, o kadar ileri gittiler ki ‘Sinan’ı, Selman vurdu’ dediler. Sinan’ı kimin vurduğunu da kimin talimatı verdiğini de biliyoruz. Kamera kaydını şimdi bu akıl yoksunu kişiler için anlatmak istiyorum. Kiralık katil Özyağcı, silahı Sinan’ın üst kısmına doğru tutup ateş ediyor. Sinan bilinçsiz bir şekilde yere düşüyor, hareket etmiyor. Eray Özyağcı, Sinan’ı vuruyor ve kaçıyor. Anlattıklarınızla kendinize kahramanlık yazıyorsunuz. Selman katil değildir, Sinan’ın katilleri bellidir, Eray Özyağcı ve Doğukan Çep’tir. Eşimin ölmeden önce bana söyledikleri ‘Ayşe, Olcay Kılavuz ve Ahmet Yiğit Yıldırım kapı kapı gezip kiralık katil arıyormuş, beni öldürtmek istiyorlarmış’ dedi. Ahmet Yiğit Yıldırım, eşim hakkında karalama kampanyası başlatmıştı. En sonunda eşimin öldürülmesiyle sonuçlandı. Sinan’ın yanındaki her arkadaşı bu karalamalara maruz kaldı. Tehditler ve hakaretler iyice arttı. Bunların hepsi dosyada mevcuttur" dedi.

'OLCAY KILAVUZ'A TALİMAT VERİYORLAR'

Ayşe Ateş, eşine işleri bırakıp gitme teklif ettiğini söyleyerek, "Sinan’a 'gidelim' dedim, 'bırak bu işleri' dedim. 'Devletim beni korur' dedi. Cumhurbaşkanına da bunları ifade ettim. Cumhurbaşkanı bana söz verdi, ‘Kızım katiller yakalanacak’ dedi. Şimdi çıkıp diyorlar ki Sinan Ateş FETÖ’cüymüş, ben FETÖ’cüymüşüm, eğer böyle bir şey varsa gidin suç duyurusunda bulunun. Sinan’a Ahmet Yiğit Yıldırım’ın talimatlarıyla bu tehditler gelmiştir. 'Sinan gazeteci dövdürmüş' diyorlar. Ben bunu Sinan’a sordum; 'eğer böyle bir şey varsa ne ocak başkanı ol ne akademisyen hiçbir şey olma' dedim. Sinan da bana ‘Ayşe, ben genel merkezden gelen talimatları yapıyorum, eğer yapmazsam bana da ceza keserler' dedi. Bu işin azmettiricisi rahmetli eşimin bana söylediği İzzet Ulvi Yönter ile Semih Yalçın gidip Ahmet Yiğit Yıldırım ve Olcay Kılavuz’la görüşüp talimat veriyorlar. Sonucunda eşimi öldürüyorlar. Benim ömrüm olduğu sürece davam devam edecektir. Benim kocama CHP’liler mi saldırdı, Ümit Özdağ mı saldırdı? Sayın savcı için sosyal medyadan konuşuyorlar, şüpheli olanların hiçbirinin serbest kalmaması gerekmektedir, delil karartabilirler. İfademi kabul ederek, dilekçede istediğimiz delillerin dosyaya eklenmesini istiyorum. İsmini verdiğim şüphelilerin adaletle yargılanmasını istiyorum" ifadelerini kullandı.

'KARDEŞİMİN HAYATINI ÇALANLARIN PEŞİNİ BIRAKMAYACAĞIM'

Sinan Ateş’in ablası Selma Kazanç ise şöyle konuştu:

"Sinan kenar bir mahallede büyüdü. Biz kardeşimizi okutmak için kendi hayatımızdan vazgeçtik. Kenar bir mahallede Doç. Dr. Sinan Ateş çıktı. Benim babam, annem, dedem ülkücü. Biz mecburen ülkücü olarak doğduk. Bu camiaya lafım yok. Ülkü Ocaklarının birçok kurumunda görev aldık bundan da gurur duyuyorum. Ama içine sızmış insanların asla bizim olduğumuz dönemdekilerle ilgisi yok. Ben MHP'ye, Ülkü Ocaklarına iftira atmam. Sinan Ateş, Ülkü Ocakları Genel Başkanlığına apar topar getirildi. Devlet Bey aradı bir gün, 'Oğlum seninle konuşmam gerekiyor' dedi. Sinan’a söylediği bir şey var, bunu da kendisi söylesin. Sinan görevden istifa etti. Daha sonra Ateş’e itibar suikastları başladı. Sinan’ı bu algılar sırasında aradım. Sinan da 'İsmet (Büyükataman) ağabeyle konuşacağım' dedi. Büyükataman da, 'Sinan sana ne yapacaklar, bir şey yapamazlar' diyor. Bu sürecin gelişi Sinan’ın ocak genel başkanlığını bırakmasıyla başladı. Zaten Ahmet Yiğit Yıldırım ve Olcay Kılavuz'un bir karın ağrısı vardı. Kılavuz ve Yıldırım'ın sürekli tehditleri devam etti. Sonraki süreçte evde otururken Sinan, 'Benim kalemimi kırmışlar. Bunların derdi benim canımla' dedi. 'Kim' diye sorduk. 'İzzet Ulvi Yönter, Olcay Kılavuz, Ahmet Yiğit Yıldırım, Semih Yalçın' diye sıraladı. Karşı tarafın yakınları arabamı çizdi, arabamı yaksanız da, öldürseniz de kardeşimin hayatını çalanların peşini bırakmayacağım."

SİNAN ATEŞ AİLESİNİN AVUKATI, 17 KİŞİNİN AYRILDIĞI DOSYADAN İSİM VERDİ!

“İftiralar, itibarsızlaştırma girişimleri katran girişimleri bazı isimlere yetmemiş olacak ki karanlık planlarla öldürülmüştür. Sinan Ateş elbette ki siyasi bir kişiliktir ve bu dosyanın da adli bir suç olacağını kabul etmek mümkün değildir'' diyerek sözlerine başlayan Sinan Ateş ailesinin avukatlarından Şeyda Şahin, ''Soruşturmada ifadesine başvurulmayan Sinan Ateş’in babası Musa Ateş bu dosyada dinlenmemiş ve bu süreçte hayatını kaybettiği için davada telafisi giderilmeyecek bir sonuç doğmuştur'' dedi. Şahin, şöyle konuştu:

''Asıl faillerin sanık koltuklarında oturtulmasını istiyoruz''

''Çubukları tutanların gölgede kaldığı bir gölge oyunu var, oyunun adı ‘Kanlı Cuma’ Biz de bu işin asıl faillerinin bulunmasının amacı içindeyiz. Çubukları ellerinde tutanları, gölgedeki karanlık adamların ortaya çıkarılmasını ve asıl faillerin sanık koltuklarında oturtulmasını istiyoruz. Milyonda bir tesadüfle telefon görüşmelerinin art arda yapıldığı, 600 km’lik yolun bagajda gidilmesi gibi konular tesadüfi değildir. Kimse aklımızla oynamasın.

''Mutafa Ensar Aykal’ın soruşturmadan çekilmemiş olması mutlak şüphe noktalarımızdan biridir”

Etkili yürütülmeyen bir soruşturma sonucunda böyle bir iddianame vardır. Eski Cinayet Büro Amiri bu soruşturmanın başındaki isim ve bugünse sanık kolduğunda oturmaktadır. Dün bize ‘GB’nin ne anlama geldiğini anlatmıştır. Bu beyhude çabaları tebessümle yine de fikirlerine saygı duyarak dinledik. Sanığın sıfatının şu an zaten hiçbirimiz açısından hükmü yok. Ancak 8 aydır yaptığı ya da yapmadığı, eklediği ya da eklemediği, gizlediği ya da gizlemediği belgelerin ne olduğunu öğrenmemizin çok önemi vardır. Sanık yaptığı tüm işlemlere şüphe düşürmüştür. Sanık zaten dün bilgi aktarımı yaptığını ikrar etmiştir. Kendisi ‘GB’nin ne olduğunu önceden bilmediğini söylemiştir. Bu soruşturmadan çekilmemiş olması mutlak şüphe noktalarımızdan biridir.

''Mahkeme tarafından Apple’a yazı yazılarak şifrelerin çözülmesini istiyoruz''

Serdar Öktem ve Mustafa Ensar Aykal her ne kadar şifrelerini vermek istemeseler de vermesinler. Ama biz Pınar Gültekin vakasındaki kararı emsal olarak sayın heyete sunacağız. Ancak biz bu konuda kilit isimler olmaları nedeniyle sanık telefonlarının mahkemenin Apple’a yazılacak yazıyla şifrelerinin çözülmesini istiyorum tabi atı alan Üsküdar’ı geçmediyse. Biz öte yandan Doğukan Çep ile birlikte hareket ettiklerinin örgütsel olarak hareket ettiklerini düşünmekteyiz.”

Sinan Ateş ailesinin avukatlarından Şeyda Şahin 17 ismin ayrıldığı dosyada yer alan isimlerin de bazılarını açıkladı ve şunları söyledi:

''Bizler ana amiral dosyayı inceleyemiyoruz. Oysa dosyanın içerisinde yer alan isimleri teker teker sıralayacağım. Olcay Kılavuz bu dosyanın şüphelileri arasındadır, Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım, Talha Atalay, Burak Kılıç, Gürsel Horat, Suat Yılmaz Zobu. Bu isimler hakkında adli kontrol işlemleri uygulanmıştır. Bu kişiler ana dosyada yer alan isimlerdir. Diğer isimleri de sıralayamıyoruz kısıtlılık kararı olduğu için. Bu isimleri açıkladık çünkü önümüzde bu isimlerle alakalı yapılan işlemlerin belgesi var.

''Bu eylemi yapan, yaptıran her kimse onlar gelsin ve sanık kürsüsünde yargılanmaları yapılsın''

Olcay Kılavuz bu dosyanın içinde yer almalıydı. Mehmet Akgül’e ait olduğu evraklarda kayıtlı olan plakayı sormamıza neden izin verilmedi. Zaten dosyada bu isim vardı. Bizim sorularımız adeta ablukaya alındı. Dosya içine giren 2 tane araç var. Korkmayalım biz korkmuyoruz. Sinan Ateş’in yazışmalarını basında çarşaf çarşaf paylaşıyorsunuz. Bu araçlar MHP adına Ülkü Ocaklarına tahsis edildi. Makamlarla, partilerle bizim bir husumetimiz yok. Bizler bu partiye yıllarca hizmet verdik. Partiler ya da Ülkü Ocakları ile bir derdimiz yok. Bu eylemi yapan, yaptıran her kimse onlar gelsin ve sanık kürsüsünde yargılanmaları yapılsın.”

Tolgahan Demirbaş’ın savunması çürütüldü: ''15 Mart’ta gerçekleşmiş olaya tepki için 10 Mart’ta mı konum istedi?''

Sinan Ateş ailesinin avukatlarından Onur Altuntaş, ''Belli yerler tarafından hazırlanan ve ellerine verilen bir oyunu oynadıklarını düşünüyoruz sanıkların'' diyerek, şunları kaydetti:

''Tolgahan Demirbaş ile alakalı en önemli husus Mersin olayı. Rapora göre, Mersin olayı 15 Mart 2022’de gerçekleşiyor. 15 Mart’ta gerçekleşmiş bir olayda Mustafa Ensar Aykal’a Tolgahan Demirbaş’ın konum sorduğu ilk tarih 10 Mart’ta. Yani gerçekleşmemiş olayla alakalı pankart asma olayının konumunu mu istedi. Bunlar bilirkişi raporunda sabit. Bu beyanları gerçek değil. Tolgahan Demirbaş’ın düşerek kendi aracının lastiğinin altında kaldığını iddia ettiği konum hususu ve belki kim bilir daha neler vardır bilerek ve istenerek parçalanan telefonu incelenmedi."

Duruşmaya saat 15.20'ye kadar ara verildi.

OLCAY KILAVUZ VE TOLGAHAN DEMİRBAŞ'A SAHTE TUTANAK

Sinan Ateş'in ailesinin avukatlarından Fatih Güneş, “Kimliklerin ve kurumların arkasına saklanarak suç işleyenlerin artık yargılanması gerekmektedir. Bu yüzden ayrılan dosyanın ne aşamada olduğunu, isimlerin açığa çıkmasını ve şu an yürümekte olan dava ile birleştirilmesini istiyorum.''talebinde bulundu. Müşteki avukatları, ''Tolgahan Demirbaş'ı Olcay Kılavuz'un evinde yakaladık'' diyerek suç duyurusunda bulunduğunu kaydeden dönemin Asayiş Şube Müdür Yardımcısı Kerem Gökay Öner'in dosyada tanık olarak dinlenmesini talep etti. CHP Şanlıurfa Milletvekili Milletvekili Mahmut Tanal, duruşma salonundan çıkarıldı. Duruşma, yarın tanıkların dinlenmesiyle devam edecek.

Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş'in öldürülmesini ilişkin davanın dördüncü gün duruşmasnda müşteki ve müşteki avukatları

Müşteki avukatlarından Şeymanur Efendi, Ankara Bölge Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğü’ne bağlı Balistik Şube İnceleme Müdürlüğü tarafından silahlara ilişkin hazırlanan rapora ileşkin açıklamalarda bulundu. Efendi, şöyle konuştu:

''İddiaların aksine kullandığı silahı saklayan tek isim huzurda bulunan sanık Eray Özyacı’dır. Olay sonrasında teslim edilen silahlar ile olay anında Sinan Ateş’in yanında bulunan iki kişinin kullandığı silahlarla aynı olduğu kiriminal inceleme raporunda tespit edilmiştir.” dedi. Maktul Eray Özyağcı tarafından atılan silahla öldürülmüştür. Özellikle 2 yere isabet edilen kurşundan bahsetmek istiyorum. Sol bacağa isabet edilen kurşun atar damara isabet ederek öldürücü bir darbe olmuştur. Görüleceği üzere sanık maktulün ölümcül noktalarına ateş etmiştir. 5 kurşundan 4 kurşun maktulün ön kısmına isabet etmiştir ve bunların hepsi Eray Özyağcı tarafından atılmıştır. Öte yandan kafasından giren ve çenesinden çıkan kurşuna gelelim. Bu da maktul yere düşerken dahi ateş etmeye devam etmesinden kaynaklanmaktadır.”

“Tolgahan Demirbaş’ın bilgi ve belgeleri kime gönderdiği bellidir. Bu iddianameye dahil edilmeyecek bir husus mu?”

Müşteki avukatlarından Fatih Güneş,  şunları söyledi:

''16 aydır gizlilikle yürütülen bir soruşturmadan bahsediyoruz. Bir cinayetin neden işlendiğini ortaya koymayan bir iddianame var. Böyle bir iddianamenin kabulü de tarafımca mümkün değildir. Tolgahan Demirbaş’ın çevrede topladığı tüm bilgi ve belgeleri kime gönderdiği bellidir. Bu iddianameye dahil edilmeyecek bir husus mu? Parası karşılığında motorunu satan bir kişi 18 aydır tutuklu ancak dosyada ismi geçen diğer isimler hakkında bir işlem yok. Bu kabul edilemez bir durum. Bu işlenen suçun organize bir suç örgütü tarafından işlendiğine dair bir iddianame olması gerekirdi.

“Ayrılan dosyanın ne aşamada olduğunu ve isimlerin açığa çıkmasını istiyorum”

Kimliklerin ve kurumların arkasına saklanarak suç işleyenlerin artık yargılanması gerekmektedir. Bu yüzden ayrılan dosyanın ne aşamada olduğunu, isimlerin açığa çıkmasını ve şu an yürümekte olan dava ile birleştirilmesini istiyorum. 18 ay üstüne duruşmaya çıktık. Bugüne kadar konuşulmayan, dile getirilmeyen konuların bu mahkemede değiştirildiğini gördük. Tam 11 kişi ifadesini değiştirdi. Doğukan Çep, Eray Özyağcı bunlardan bazıları. 18 aydır dile gelmeyen bir konu mahkemede dile geldi. Sanık hiçbir zaman adını vermek istemediği Mustafa Kemal adlı arkadaşının kendisini arabanın bağasında 588 km getirerek kaçırdığını beyan ediyor. Kim Mustafa Kemal? Gelsin. İstanbul iline eğlenmeye gittiklerini ifade eden sanıklar; sadece 2 saat Beşiktaş sahilinde gezmek için İstanbul’a gitmez. Burada devletin kurumlarını zan altında bırakacak ifadeler de verdiler.

''Mahkemenizin özeleştiri yapmasını beyan ediyorum”

Bu dosyanın bu şekilde kabul edilmesinin hatalı olduğunu tekrar dile getiriyorum. Sayın mahkemenizin de özeleştiri yapmasını beyan ediyorum. Bu iddianame geri gönderilmeliydi. Bu dosyadan artık siyasilerin elini çekmesi gerekiyor. Suçsuz insanların burada yargılanmasını istemiyoruz. Ayrılan dosyadaki kişilerin akıbetinin sorulmasını ve bu dosya ile birleştirilmesini istiyoruz.''

Müşteki avukatlarından Süleyman Kavak, “Şüpheli Burak Kılıç’ın ifadesi alınıyor ama iddianameye bakıyoruz böyle bir şüpheli yok. 17 kişi hakkında verilen ayrılma kararının kime

"Dönemin Asayiş Şube Müdür Yardımcısı dosyada tanık olarak dinlensin"

Süleyman Kavak, Sinan Ateş soruşturmasında görev alan dönemin Asayiş Şube Müdür Yardımcısı Kerem Gökay Özay’ın 'Tolgahan Demirbaş’ı biz dönemin MHP Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz’un evinde gözaltına aldık. Demirbaş’ın sokakta gözaltına alındığını anlatan yakalama tutanağı sahte'  diyerek yaptığı suç duyurusunu gündeme getirdi ve ''Söz konusu dönemin Asayiş Şube Müdür Yardımcısı’nın dosyada tanık olarak dinlenmesini de talep ediyoruz'' dedi.

Müşteki avukatlarından Ali Yücel “Ayrılma kararının verildiği dönemde dosyada görevli olan tek savcı Ahmet Altun’dur ama o güne kadar olayla ilgili hiçbir işlem yapmayan Mehmet Aykut Cihangir’in imzası vardır. Savcı Cihangir, bir günde dosyayı inceliyor ve iddianame yazıyor'' dedi.

Mahmut Tanal, salondan çıkarıldı, Doğukan Çep "DHKP-C'li" diye bağırdı

Katılma talepleri sorulduğu sırada "Cumhuriyet Savcısı'na da sorulması gerekir" şeklinde müşteki bölümünden seslenilmesi sonrasında Mahkeme Başkanı, "Müşteki tarafında bu sözü söyleyen kişinin kim olduğu görülemedi. Bu sırada CHP Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal olduğu öğrenilen kişi 'herkesin bir görevi var' diyerek Mahkeme Başkanı'na sataştı. Sözü edilen kişinin mahkeme dışına çıkarılmasına karar verildi" dedi. 

Polislerin dışarıya çıkarmaya çalıştığı Mahmut Tanal, ''Siz kanunsuz talimat veriyorsunuz" dedi. Mahkeme Başkanı da bunun üzerine "Duruşmaya gelen herkes sıfatını dışarı bırakır, burada herkes hukukun üstünlüğüne inanacak" diye konuştu.

Tutuklu sanık Doğukan Çep ise Mahmut Tanal’a salonu terk ettiği sırada ''DHKP-C’li'' diyerek bağırdı. Tanal, daha sonra salonun dışına çıktı. Mahkeme Başkanı, yarın tanıkların dinleneceğini ve bunun için de ilgili kolluk birimlerine yazı yazılmasına karar verildiğini kaydetti.

Duruşma, yarın tanıkların dinlenilmesiyle devam edecek.

DURUŞMA ÖNCESİ AYŞE ATEŞ'TEN AÇIKLAMA

Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş, Ankara 32'nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'nde görülen duruşma öncesi gazetecilere açıklama yaptı. Ateş, duruşma salonunda yaşananları günlerdir sessizce izlediğini belirterek, "Avukatımız dışarı çıkarılıyor, duruşmayı izleyenler salondan kovuluyor. Mahkeme heyetinin mükellefiyeti; buradaki sanıkları, tanıkları, müştekileri tek tek dinlemek, anlatılanları kayda geçirmektir. Mahkemede soru sormamız engelleniyor. Saçma sapan zırvalarla bizi 3 gündür oyalıyorlar" ifadelerini kullandı.

Sinan Ateş'in öldürülmesine ilişkin güvenlik kamerası kaydına dikkat çeken Ayşe Ateş, "Kamera kaydında ne var? İzlemeyenler için anlamayanlar ve anlamak istemeyeneler için bir kez daha anlatıyorum. Kiralık katil arabanın arkasından çıkıyor, silahını Sinan'ın vücuduna doğrultup, üst kısmına doğru ateş ediyor. Sinan ne ayağından vurulan bir insanın refleksini veriyor ne de başka bir hamlede bulunuyor. Sadece bilinci kapalı bir şekilde yere düşüyor ve hareketsiz kalıyor. Yere düşen bir insan ayağından vurulduysa bir refleks vermez mi? Bu akıl ve mantık dışı ifadelerle saçma sapan zırvaları bize 3 gündür dinletiyorlar. Sonrasında Sinan düşerken kiralık katil Erol Özyağcı, Selman'ı da vuruyor. Selman can havliyle kaçıyor, kaçarken eli silahına gidiyor, silahı elinde değil, elini beline atıyor. Bunlar kamera kaydında görünüyor. Kiralık katil devam ediyor, önüne doğru bir adım atıp Sinan'a ateş ediyor, Sinan'ı etkisiz hale getirip kaçıyor. Selman geri döndüğünde ise Sinan'ın cansız bedeniyle karşılaşıyor ve dizlerinin üstüne çöküyor" diye konuştu.

'ÇOCUKLARIMI BİR DE ANNESİZ BIRAKMAKTAN KORKTUM'

Ayşe Ateş, duruşmada vereceği ifadede Sinan Ateş'e hayattayken yaşatılanları anlatacağını söyleyerek, "Sinan’ın bana anlattıklarını, canilerin bize yaşattıklarını anlatacağım. Hem de hiçbir ismi pas geçmeden, tıpkı ilk gün hastanede savcıya verdiğim ifadede yaptığım gibi, o ifadeyi bilenler gayet iyi biliyor. O günden sonra yakın arkadaşlarım bana şöyle söylediler; Ayşe bu isimleri söyleme seni de yaşatmazlar. Sen Sinan’ın sana söylediği alt kademedeki isimleri ver, diğerlerini devlet ortaya çıkarır. Ölmekten öldürülmekten çocuklarımı bir de annesiz bırakmaktan korkuyorum. Bugün ölümü göze almadım arkadaşlar. Burada sosyal medyada ve televizyon ekranlarında ortaya konulan tabloyu ve karanlığı gördükten sonra yargıda, emniyette, medyada, sosyal medyada, yeraltı dünyasında bu kadar güce sahip bu karanlığın konuşsan da konuşmasan da beni öldüreceğine, herkesi öldüreceğine ikna oldum. Bu yüzden bildiğim hiçbir şeyin sır kalmasını istemiyorum. Ölürsem de benimle gitmesini istemiyorum. Herkes her şeyi bilsin istiyorum. Müdafiler bu duruşmada bu siyasi cinayetin Pensilvanya’da kurgulandığını, senaryosunu da Mustafa Özcan isimli şahsın yazdığını iddia ettiler. İddiaya göre ben de onlara hizmet ediyormuşum. Bu, MHP ve ülkü ocaklarına karşı yapılan bir kumpas girişimiymiş. Böyle arsızlık, böyle kurnazlık hiçbir yerde tarih boyunca görülmemiştir. Sinan Ateş’e ölmeden önce ülkü ocakları ve MHP yöneticileri tarafından sosyal medya üzerinden yöneltilen tehditler, edilen hakaretler, atılan iftiralar tam ortada dururken, arkadaşları aynı odaklar tarafından saldırılara maruz kalmışken, deliller de aynı merkezi işaret ederken, ben kocamın katilini nerede arasaydım? Sinan’ı CHP’liler mi tehdit etti? Arkadaşlarına DEVA Partililer mi saldırdı? Dostlarına İYİ Partililer mi elçi gönderdi? Bu ne cüret? Bu ne aymazlık? Hiç heveslenmesinler, hiç sevinmesinler. Cambaza bakmayacağımızı, katillerden gözümüzü ayırmayacağımızı da bilsinler" dedi.

Editör: Nigar Topcu