Sevan Nişanyan'dan olay sözler: Kadir Mısıroğlu’nun zekasını Kemalistler anlayamaz

0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Eşinin üzerine dışkı dökmesi ve Foça Cezaevi’nden firar etmesiyle gündeme gelen Sevan Nişanyan, Kadir Mısıroğlu’na övgüler düzdü. Kemalistler’i hedef alarak yaptığı açıklamada Mısıroğlu’nun zeki, ahlaklı ve bilgili olduğunu iddia ederek ‘Cumhuriyet’in ahmaklık duvarını delmeye teşebbüs etmiş olması takdire şayandır. Kendi sahasında oldukça bilgili bir insan. Birçok doğru şey söylemiş. Ahlaki duruşu, kişiliği olan bir insan.’ ifadelerini kullandı.

EŞİNİN ÜZERİNE DIŞKI DÖKMÜŞTÜ

???? Sevan Nişanyan’dan tepki çeken sözler:

????️’Kadir Mısıroğlu’nun zekasını Kemalistler anlayamaz. Ahlaki bir duruşu olan bir insan. Kemalistler’de ahlak anlayışı yoktur, sıfırdır.’ pic.twitter.com/xpqOHvBH4m

— Dijital Gaste (@dijitalgastecom) November 16, 2022

Sevan Nişanyan, bundan 2008 yılında bir kavanoz dışkıyı, eşi Müjde Nişanyan’ın başından aşağı dökmesiyle gündeme gelmiş ve yazarı olduğu Agos’ta büyük tartışmalar yaşanmıştı.

Öyle ki gazetenin kadın yazarları bu olaya tepki duymuş ve istifalar olmuştu.

Sevan Nişanyan daha sonra Taraf’ta yazmaya başladı.

Şirince’de SİT alanındaki arazide iki kez mühürlenmesine rağmen ev yaptığı gerekçesiyle 11,5 yıl hapis cezası alan ve 3 yıl cezaevinde kalan Nişanyan, 2017’de Foça Açık Cezaevi’nden firar etmişti.

Firarın ardından Yunanistan’a giden Nişanyan, oturum izninin yenilenme talebini reddedilmesi üzerine deport edilme ile karşı karşıya kaldı ve Yunanistan’da ‘istenmeyen kişi’ ilan edilen Sevan Nişanyan tutuklandı.

ATATÜRKÇÜLER’İ DE HEDEF ALMIŞTI

21 Eylül’de katıldığı canlı yayında kendisine sorulan soruları cevaplayan Nişanyan, ‘Sünniliğe sürekli yumuşak yaklaşırken, Türkçülük ve Atatürkçülüğe neden bu kadar sertsiniz. İslam, ikisinden daha kötü değil mi?’ sorusuna şu yanıtı vermişti:

”Hayır, İslam ikisinden de kötü değil. Türkçülükle Atatürkçülük ikisi de aynı şeydir. Öncelikle ahlaki yozlaşmışlığı, siyasi ahlaksızlığın ve insani bağnazlığın en aşırı ucu Atatürkçülüktür. Ben bunu orta okuldan ve ilkokuldan beri gördüm. Ben İslamcılardan bir dışlanma veya zorbalık görmedim. Aksine, devlet otoritesini eline geçirmiş faşistlerin kötülükleriyle karşılaştım.

Kendini Müslüman sayan ve beş vakit namazını kılan insanlardan ise her zaman daha pozitif daha dostane daha sempatik yaklaşımlar gördüm. Düşmanlığı, alçaklığı, iki yüzlülüğü daha çok Türk milliyetçilerinden, devlet siyasetçilerinden, devletin simgesi olan diktatörü, kendilerine ‘Ata’ olarak belleyenlerden gördüm. Sonuç olarak Atatürkçülerle en ufak insani bir ilişkinin mümkün olduğuna inanmıyorum.’