Gündem

Selçuk Özdağ'dan Akbelen'e destek

 Saadet Partisi Grup Başkanı Selçuk Özdağ, Akbelen'de yaşanan ağaç kıyımına tepki göstererek iktidarı eleştirdi. Özdağ açıklamasında 'Tek derdi bir an önce yandaşlara ruhsat adı altında yağma izni veren ve verdikten sonra da aradan çekilen iktidar, bilinçli bir şekilde firmalarla yöre insanını karşı karşıya getirmektedir' dedi.

Abone Ol

Muğla Akbelen Ormanı'nda kömür maden sahasının genişletilmesi gerekçesiyle başlatılan ağaç kıyımına tepkiler devam ediyor. İkizköylülerin direnişi devam ederken Saadet Partisi Grup Başkanı ve Muğla Milletvekili Selçuk Özdağ da konuya ilişkin bir açıklama yaparak "Tek derdi bir an önce yandaşlara ruhsat adı altında yağma izni veren ve verdikten sonra da aradan çekilen iktidar, bilinçli bir şekilde firmalarla yöre insanını karşı karşıya getirmektedir" ifadelerini kullandı. Güvenlik güçlerinin alanda görevlendirilmesini de eleştiren Özdağ "Ülkemizin jandarmasını, polisini, askerini devletimiz ve milletimiz için değil de, iktidardaki bir partinin veya yandaş sermaye sahiplerinin özel güvenlik görevlisi gibi kullanan bu zihniyeti kınıyorum, ayıplıyorum ve kendilerini hukuka davet ediyorum." dedi.

Özdağ'ın açıklamaları şu şekilde:

"İKTİDAR, YANDAŞLARA YAĞMA İZNİ VERİP ARADAN ÇEKİLİYOR"

Yabancılara maden çıkarma ve ülkesine götürme yetkisinin 2004 yılında çıkarılan 5177 sayılı Kanun ile AK Parti iktidarı tarafından verildiğini belirten Özdağ, "Cumhuriyetin ilanından AK Parti'nin iktidara geldiği 2003 yılına kadar bin 168 maden ruhsatının verildi. 2003 yılından 2019 yılına kadar ise yaklaşık 150 bin maden ruhsatı verildi. Önüne gelen yandaş ve yabancılara ruhsat veren iktidarın gayretkeşliğine bakacak olursak bu rakamın yaklaşık 350- 400 bin civarında olduğu tahmin edilmektedir. İktidar partisi ve ortaklarının devri iktidarlarında, ülkemizin her bir köşesi yağmalanacak bir dar-ül harp diyarı olarak görülmektedir. Ne derelerimiz ne ormanlarımız ne tarım alanlarımız, hatta ne de tarihi ve SİT alanlarımız bu durumdan vareste kalabilmiştir. Tek derdi bir an önce yandaşlara ruhsat adı altında yağma izni veren ve verdikten sonra da aradan çekilen iktidar, bilinçli bir şekilde firmalarla yöre insanını karşı karşıya getirmektedir." diye konuştu.

"SORUN MADEN SAHALARINDA YÜRÜTÜLEN FAALİYETLERİN MEVZUATA AYKIRI OLMASI"

Muğlamız başta olmak üzere ülkemizin en önemli sorunlarından birisi termik santraller, mermer ocakları ve maden sahalarında yürütülen faaliyetlerin mevzuata aykırı şekilde yapılmasıdır. Yaşanan çevre kirliliği ve doğa katliamlarının en büyük sebebi de budur. Bu ülkenin varlıklarının ekonomimize kazandırılması, yeni istihdam alanlarının oluşturulması ve her şeyden önce yurt dışına olan enerji bağımlılığımızın sona erdirilmesi elzemdir. Kimse 'madenlerimizi çıkarmayalım, ekonomimize katkı sağlamayalım' demiyor. Şirketler daha fazla kâr etsin diye ormanlarımızın, derelerimizin, ovalarımızın vahşice tahrip edilmesine göz yummayın, izin vermeyin diyoruz.

"AKBELEN’DE OLAN BÜTÜN BU HOYRATLIKLARIN MÜSEBBİBİ BU İKTİDAR"

Bu yerleri yurt bilen insanlarımızın hassasiyetlerini, hatıralarını, geçmişlerini hiçe sayarak, hoyratça bir üslupla ne yapmaya çalışıyorsunuz? O insanlar bu ülkenin vatandaşı değil mi? Niçin ne dediklerini dinlemiyorsunuz. Allah aşkına, daha sizler bizler yokken bu insanlar burada idiler. Bu ağaçları, bu zeytinlikleri elleriyle büyüttüler. Aldıkları ürünlerden kızlarını gelin oğullarını güvey ettiler. Bir yuvaları oldu. Hayvanlarını otlattılar. Ekmeklerini taştan çıkarttılar. Bu yüzden bu insanları da dinleyin, zulmetmeyin, hakaret etmeyin, yok saymayın bu feryatları.

Akbelen’de olan bütün bu hoyratlıkların müsebbibi bu iktidardır. Başka yerlerde de aynısı yaptılar. Karadeniz’in dereleri kurutulurken de Kaz Dağlarında cennet doğamız katledilirken de aynı taktiği uyguladılar. Sanki bütün bu işlerin sorumlusu sadece şirketlermiş gibi bir anda görünmez adam oluveriyorlar. İktidara sesleniyorum bütün bu işlerin bu hale gelmesinin tek sorumlusu sizsiniz. Buradaki insanlar ile firma ve çalışanlarını karşı karşıya getirip birbirine düşman etmenizin amacını da biliyoruz. Onları orta yerde bırakıp hiçbir sorumluluğunuz yokmuş gibi davranamazsınız. Kimse kimsenin düşmanı değil.

Vatandaşlarımızın, siyasilerin ve gönüllülerin tüm itirazlarına kulak tıkayan iktidar jandarma ve güvenlik güçlerini orantısız bir şekilde bu insanların üzerine sürdü, onları ablukaya aldı ve zor kullandı. Peki, ağaçların kesimi için gösterilen gerekçenin yasal izninin yaklaşık üç sene önce sona erdiğini biliyor musunuz? Bunu hatırlatmaya çalışan gönüllü çevreciler ve vatandaşlarımız ise karşılarında iktidarın kolluk kuvvetlerini buldu. Yazık ki ne yazık."

"ÜLKEMİZİN GÜVENLİK MENSUPLARI  YANDAŞ SERMAYE MENSUPLARININ ÖZEL GÜVENLİK GÖREVLİSİ GİBİ KULLANILIYOR"

Akbelen'de ağaç kesimine direnen vatandaşlara Jandarma ekiplerinin müdahalesine tepki gösteren Özdağ, "Ormanına ve doğasına sahip çıkan vatandaşlarımızı kendi ormanına ve arazisine sokmayan, jandarma ve diğer güvenlik mensuplarını bu şekilde karşısına diken iktidar, sınırlarımızdan elini kolunu sallayarak geçen ve kim olduğu belli olmayan milyonlarca kişiye ise hayli müşfik ve görünmez olabiliyor." dedi. Özdağ, "Ülkemizin jandarmasını, polisini, askerini devletimiz ve milletimiz için değil de, iktidardaki bir partinin veya yandaş sermaye sahiplerinin özel güvenlik görevlisi gibi kullanan bu zihniyeti kınıyorum, ayıplıyorum ve kendilerini hukuka davet ediyorum. Bu pervasızlık ve hukuk tanımazlıktan bir an evvel vazgeçmelerini salık veriyorum.

Vatan nedir, söyleyeyim: Vatan, gelecek ülküsüdür. Vatan, yurttaşların saadetidir. Vatan, insanına aş ve iş verebilmektir. Vatan, ülkeye aidiyet duygusudur. Vatan, sınırları namus bellemektir. Vatan, ırmağının akışının yanında kurutulmaması için de ölmeyi bilmektir.. Vatan, ormanına, yaylasına, deresine, ekin ektiği kıraça ve hatta defnedileceği iki metre toprağa sahip çıkmaktır…"