34,5467$% 0.18
36,0147€% -0.62
3.005,41%1,48
5.110,00%0,95
20.381,00%1,12
3417403฿%1.02902
Milli Yol Partisi Genel Başkanı Remzi Çayır, bugün partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Remzi Çayır konuşmasında seçim kampanyalarının adaletsiz bir sistemde yürütüldüğünü ifade ederek “Devletin hazinesinden para devşiren yasal hırsızlar, milletin parasını ceplerine koyup millete caka satanlar; posterlerini, otobüslerini göze sokanlar, aslında ‘Biz, sizin sırtınıza biner hem de efendiniz oluruz’ diyorlar. Muhsin Yazıcıoğlu ile başlattığımız siyasi mücadelede yine bunlar vardı. Devletten nemalananlar siyaset yapardı. Siyaset, zenginlerin yaptığı bir iş olmaktan çıkarılmalıdır. Siyaset, devlet hazinesini soyanların yaptığı bir iş olmaktan çıkarılmalıdır. Adamsanız kendi paranızla siyaset yapın.” dedi.
Milli Yol Partisi Genel Başkanı Remzi Çayır, “Binlerce insan çadırlarda zor şartlarda. Rabbim yardım etsin. Milletimiz her türlü imkanı sağlıyor ama hükümet aynı duyarlılıkta değil. Yalanla dolanla ülke yönetilmez. Koskoca Cumhurbaşkanı, temel atıyor, havuz temeli atmış, ‘hastane temeli’ diyor. Tiyatrodan bıkmadın mı” dedi.
Çayır, şunları söyledi:
BÖYLE ADALETSİZ BİR SİSTEM OLUR MU?
“Seçimlere gidiyoruz. Türkiye, 14 Mayıs’ta kendini yönetecek kadroyu, yürütmeyi ve milletvekillerini belirleyecek. Yarışın adaletli olduğunu söyleme imkanı yoktur. Devletin hazinesinden para devşiren yasal hırsızlar, milletin parasını ceplerine koyup millete caka satanlar; posterlerini, otobüslerini göze sokanlar, aslında ‘Biz, sizin sırtınıza biner hem de efendiniz oluruz’ diyorlar. Muhsin Yazıcıoğlu ile başlattığımız siyasi mücadelede yine bunlar vardı. Devletten nemalananlar siyaset yapardı. Siyaset, zenginlerin yaptığı bir iş olmaktan çıkarılmalıdır. Siyaset, devlet hazinesini soyanların yaptığı bir iş olmaktan çıkarılmalıdır. Adamsanız kendi paranızla siyaset yapın. Böyle bir seçim olmaz. Adaletli olması beklenemez. Efendilerin saltanatını, Hazine’den yasal hırsızlık yapanları milletin vicdanına havale ediyorum. Daha çok çalışmak zorundayız. Elin adamı, kendini çalışmadan da ifade edebiliyor. Bir yerde miting yapıyor, bütün televizyonlar canlı yayın yapıyor. Beraber bir yarışa giriyoruz. Böyle adaletsiz, vicdan kanatan bir sistem olur mu? Çıkın, karşılıklı oturalım bir televizyonda. Millet bizi görsün, bir münakaşa edelim. Niye yapmıyorsunuz? Çünkü efendiler var. İşte milletimiz bunlara ders vermek zorunda. Parası olmayanın da siyasette olabilmesi için ders vermek zorunda. Vermezse ne olur? Yine efendiler çıkar. Bu harekete gönül verenlerle ne sağımıza ne solumuza baktık. Para olur mu, olmaz mı; falanca yanımızda olur mu, olmaz mı bakmaksızın, Allah’ın ve milletimizin rızasını gözeterek yola çıkmadık mı? Sen; doğru, vicdanın rahat olacak şekilde hareket etmeye bak. Allah’ın işine karışıyorlar, biz karışamayız. Tıpkı Muhsin Yazıcıoğlu gibi, tek başımıza inandığımız davada yürümeyi şeref bildik. Millete Milli Yol Partisi’ni tanıtmak zorundayız. Biz, üzerimize düşeni yapmakla mükellefiz. Ağzımıza suyu koyduk, Hz. İbrahim’in ateşine su taşımakla yükümlüyüz. Birileri bu ülkede doğrunun sözcülüğünü yapacaktı, bu iş de bize düştü.
BU HAREKETİ SEÇİME SOKMAMAK İÇİN BİZİ ENGELLEMEYE ÇALIŞTILAR
Seçime girerken birçok engelle karşılaştık. YSK’nın vazifesi, adil ve çoğunluğun seçime girdiği seçimi sağlamaktır. Bizi engellemeye çalıştılar. Engellesinler. Ben farkındayım; bu hareketi seçime sokmamak için birçok insan, kendine bunu vazife edindi. Dışarıda bizden görünenler bile yaptılar. Hatta yola çıkarken ‘Ne yapıyorlar bunlar’ dediler. ‘Başarabilirler mi? Nasıl teşkilatlanabilirler? Mümkün mü?’ Teşkilatlandık. Çünkü yanımızda Yazıcıoğlu’nun gücü vardı. ‘Seçime katılabilirler mi’ dediler. Bunu da başardık. ‘Paraları yok, seçimde ne yapacaklar’ dediler. Allah izin verirse 60-70 ilde seçime gideceğiz. İnsanlar doğruluğa susamışlar. Devlet, iktidar, muhalefet yalan söylüyor. Sor Türk halkına; ‘Siyasetçi kimdir?’ ‘Yalancı’ diyecektir. Siyasete seviye, ahlak, insanlık getireceğiz. ‘Böyle de siyaset olur’ diyecekler. Çok çalışmak zorundayız. Önümüze duvar örenlere inat, millet için var olmak sorundayız.
14 Mayıs’ta Türkiye birçok alanda bir karara varacak. Geçmişten getirdiğimiz geleneklere mahkum olmayın. Bakın, görün, kim ne diyor? Gideceğiz sandığa, verdiğimiz oyun anlamı şu; ya ‘hukuk’ ya ‘guguk’ diyeceğiz. Ya ‘adalet’ ya ‘dayı’ diyeceğiz. Ya ‘mülakat’ diyeceğiz ya ‘liyakat’ diyeceğiz. Ya çocuklarımız borçla doğacaklar ya da ‘hayır, üreteceğiz, bu borçtan da kurtulacağız’ diyeceğiz. Ya ‘vicdan’ ya ‘kara düzen’ diyeceğiz. Ya ‘efendilerin saltanatı’ ya ‘milletin iradesi’ diyeceğiz. Mutlak anlamda Türk milleti, sandık başına gittiğinde bunları göz önüne alacak. Gelenin gideni arattığı, çok da farkları olmadığı gerçeğiyle gidecekler. Şafak sökecek. O şafağın adı üretim olacak. Aksi takdirde, aynı mavalı okumaya devam edenlerden farkımız kalmaz.
Sadece partililerin bir kısmını zengin ettiniz. Yarın bayram. Gidin Ankara caddelerine, sokaklarına, alışveriş yapan yok. Bankalarda dolar 19 lira, serbest piyasada 21 lira. Böyle bir ülke gördünüz mü? Yasal faizi yüzde 9, banka faizi yüzde 39. Kendi zengin sınıfınızı oluşturmakta beceriklisiniz. Yalan siyaseti bu ülkenin hayatından çıkmalıdır. Normalleşmemiz gerekir. Normalleşmeden kastım, hadiselere akılla, bilimle, ilimle yaklaşmaktır.
Bir de ‘Erdoğanizm’ çıkardı. Millet gerçekten zor durumda. Çok yukarıda oturduğu için milleti de duymuyor. Süresiz olunca, siyasettekiler milletin sesini duymuyor. Süreli olsa bunlar olmaz. Millete gerçeği söylemek zorundalar. Oy alabilmek için yapılan yalan siyaseti bu ülkeye zarar veriyor. Alakası olmayan kimi hususları millete sıralayarak kimse milletin aklıyla dalga geçmesin.
Hayattan kopmuş siyasi yaklaşımların Türkiye’ye verebileceği hiçbir şey yoktur. Milletimiz, derhal bu absürtlüğe son vermeli, kendisine hizmet edecek anlayışı ortaya koymalıdır. Kimse kendisini doğrunun merkezi saymasın. Siyasetteki lüzumsuzlukları milletimiz görmelidir. Siyasetçi, sana hizmet etmekle yükümlüdür. Efendin değildir. Bize hizmetli olmakla yükümlü olanların efendi olmasının önünü almak lazım. Olmayan cenneti vaat etmelerine kanmayın. Bu eski alışkanlıklardan Türkiye’yi kurtarmak gerekiyor.
Şu anda iktisadi bir açmazın orta yerindeyiz. Hükümet, sadece durumu kurtarıyor. Gidin bankalara, bankalarda para yok, kredi vermiyorlar. Bastığı para da bitiyor. Sabah bastıkları para, akşama bitiyor. Enflasyon öyle bir artacak ki önünü almak mümkün olmayacak. Sadece ‘seçimi alayım’ havasında. 21 yıl ülkeyi yönettin de getirdiğin yer neresi? Alım gücü yok. Cebimde bir tomar para, bir şey alamıyoruz. Git evine. İlla hastalıkta, ölümde mi siyaseti bırakacağız? Süresiz siyaset hastalığının doğurduğu siyasetle uğraşıyoruz şu anda. Halk, ‘Bunların ne zaman gideceğini bilmiyorum’ dememeli. Simide mahkum etmemek lazım milleti. Simit hesabı yapmıştı. Simit şu an 7 lira. 1-2 liraydı. Allah’tan korkmazlar. Beceriksizliğinizin faturasını ödüyoruz.
Binlerce insan çadırlarda zor şartlarda. Rabbim yardım etsin. Milletimiz her türlü imkanı sağlıyor ama hükümet aynı duyarlılıkta değil. Yalanla dolanla ülke yönetilmez. Koskoca Cumhurbaşkanı, temel atıyor, havuz temeli atmış, ‘hastane temeli’ diyor. Tiyatrodan bıkmadın mı? Milletin insanca yaşadığı bir düzenin adı Milli Yol’dur.”
Kemal Kılıçdaroğlu'ndan yeni TikTok videosu ile Erdoğan'a gönderme!