Ankara 22'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen Kobani olayları davasında, HDP eski eş genel başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ'ın da aralarında bulunduğu tutuklu 18 sanığın tahliye talebi reddedildi.
Davanın bugünkü duruşmasında Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda, sanıklar ve avukatları hazır bulundu. Tutuklu sanık Selahattin Demirtaş, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla duruşmaya katılırken, bazı sanıkların yer almadığı gözlendi. Mahkeme heyeti, SEGBİS tutanaklarının yetişmemesi ve sanık savunmalarının detayları göz önünde bulundurarak, karar duruşmasını ileri bir tarihe ertelediğini açıkladı.
Cumhuriyet Savcısı, 108 sanık hakkında 'devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma' suçundan yargılanmalarını talep etti. Tutuklu sanık Demirtaş ise herhangi bir söz istemediğini belirterek, tüm arkadaşlarının özgürlüğünü talep etti.
Tutuklu sanıklar Alp Altınörs, Günay Kubilay, Dilek Yağlı ve İsmail Şengül de tahliye taleplerini mahkemeye iletti. Avukatlar ise müvekkillerinin uzun süredir tutuklu olduklarını ve sağlık sorunlarıyla mücadele ettiklerini belirterek, tahliyelerini talep etti. Ancak mahkeme başkanı, CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu'nun SEGBİS sistemi üzerinden dosyanın tutuklu sanığı Selahattin Demirtaş ile görüşme talebini usule aykırı bularak reddetti.
Mahkeme, yapılan beyanlar ve delilleri değerlendirerek, sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verdi. Duruşma, 16 Mayıs tarihine ertelendi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 6- 8 Ekim 2014 tarihlerinde meydana gelen Kobani olaylarına ilişkin soruşturma kapsamında hazırlanan iddianamede terör örgütü PKK'nın sözde üst düzey yöneticilerinin yanı sıra; HDP eski eş genel başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ'ın da aralarında bulunduğu 108 sanık hakkında çeşitli suçlardan 38'er kez ağırlaştırılmış müebbet ve 19 bin 680 yıl hapis cezası istendi. İddianamede, 37 maktul ve 2 bin 676 mağdur yer aldı. Sanıkların tamamı, Kobani olaylarını sorumlu düzeyde organize etmekle ve terör örgütünün talimat bütünlüğü içerisinde şiddeti sokak olayları şeklinde ülke geneline yayıp, terör olaylarına kitlesel boyut kazandırmakla suçlandı. Örgüt yöneticisi olmakla da suçlanan sanıklar, tüm suçlardan da ayrı ayrı sorumlu tutuldu.
