Kemal Kılıçdaroğlu, KPSS ile ilgili Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı hedef alarak 'Erdoğan bu KPSS rezaletini kapatamadığı için Devlet Denetleme Kurulu'nu (DDK) harekete geçirmek zorunda kaldı. Pek çok yolsuzluk oldu, DDK harekete geçti mi? Hiç geçmedi, öyle bir kurulun varlığından bile kimsenin haberi yoktu, unutulmuştu.' yorumunda bulundu.

'Olay devletteki çürümenin en net şekilde ortaya çıkmasını sağlayan bir olay'
Kemal Kılıçdaroğlu KPSS sorusuna şöyle yanıt verdi:
Şimdi, Erdoğan ülkeyi tek başına yönetiyor, tek başına karar sahibi. Devlette liyakat kavramının tamamen yok olduğunu biliyoruz. ÖSYM'nin Başkanı'nı oraya getiren kim; Erdoğan, atamayı yapan kim; Erdoğan, ondan izinsiz kimse bir kurumun başına atama yapmıyor. Olay devletteki çürümenin en net şekilde ortaya çıkmasını sağlayan bir olaydır aslında. O kişi o makamda görev yaparken soruların çalınması, bir dershanenin kitapçığıyla aynı olması eğer çok geniş ölçüde kamuoyunun tepkisini çekmeseydi yine kapatılacaktı ama kapatılamaz noktaya geldi ve iptal etmek zorunda kaldılar. Yazılı sınava girip KPSS'de 7'nci olan bir kişi sözlüde elenir mi? Ama bu sözlü sınav olayında alan daha dar, kamuoyu çok fazla görmüyor, binlerce, yüzbinlerce kişiyi ilgilendirmediği için bunu kapatıp kendi yandaşlarını alabiliyorlar. Veya üniversiteyi düşünün; akademik kimliğe sahip bir kişi alınacak, gazetelere ilan veriliyor, bir tek adı yok. Hakim ve savcı almak için sınav açıyorlar, nereden alınacak; avukatlardan. AK Parti'nin il başkanlığını yapan, ilçe başkanlığını yapan, partiye üye olan kişiler getiriliyor, savcı ve hakim yapılıyor. Dolayısıyla, ben Milli Eğitim Bakanlığı'nın önüne giderken aslında o bakanlığın arkasında hangi dümenlerin döndüğünü çok iyi bilen biriyim. Erdoğan da biliyor bütün bunları. Şimdi suçlu arıyorlar, suçlu kim?

'Erdoğan bu KPSS rezaletini kapatamadığı için Devlet Denetleme Kurulu'nu (DDK) harekete geçirmek zorunda kaldı'
Üniversitelere hoca seçilirken, bakanlıklara eleman alınırken nasıl tercihler yapıldığını, kişilerin sözlülerde nasıl elendiğini, düşük puan alanlara sözlüde nasıl yüksek puan verildiğini, bunların nasıl kazandırıldığını ve devlete nasıl yerleştirildiğini bilmeyen mi var? Olaya böyle bakmamız lazım, çürüyen bir devlet yapısı var, bunun için de liyakatsiz insanlar bir yerlere getiriliyorlar, onlar da getirildikleri yerlerde büyük hatalar yapıyorlar, çünkü bu hatalar kaçınılmaz, bilgileri birikimleri o makamın gereğini yapmaya yetmiyor. Erdoğan bu KPSS rezaletini kapatamadığı için Devlet Denetleme Kurulu'nu (DDK) harekete geçirmek zorunda kaldı. Pek çok yolsuzluk oldu, DDK harekete geçti mi? Hiç geçmedi, öyle bir kurulun varlığından bile kimsenin haberi yoktu, unutulmuştu.

Madem DDK şu anda denetliyor, o zaman neden ortada bir FETÖ şüphesi dolaştırılıyor ya da böyle bir şüphe yaratılmaya çalışılıyor?
İktidar partisinde en tepeden en aşağıya kadar kimse 'Ben suçluyum' demiyor, bir suçlu bulmaları lazım, en rahatı FETÖ. Peki, FETÖ'yle mücadele eden sen değil misin, Bank Asya'nın önünden geçeni hapse attılar, Bank Asya'da üst düzey yöneticilik yapan birini getirip Sermaye Piyasası Kurulu'na en tepe yönetici olarak atadılar, bu nasıl bir mücadeledir akıl alacak şey değil! Samimi olarak düşüncemi öğrenmek istiyorsanız, en tepeden en aşağıya kadar devleti soyulacak bir organ olarak gören bir yapıyla karşı karşıyayız ve bu yapının temel hedefi şu; gidiyoruz, ne götürsek kardır. Bütün felsefe, bütün amaç bunun üzerine inşa edilmiş durumda ve bütün veriler de bunu gösteriyor zaten bize.