34,5467$% 0.18
36,0147€% -0.62
3.005,41%1,48
5.110,00%0,95
20.381,00%1,12
3314743฿%-1.90722
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Deprem Risk Yönetimi ve Kentsel İyileştirme Daire Başkanlığı’nın hızlı tarama yöntemiyle belirlediği durduğu yerde çökme ihtimali olan 318 binadan biri olan Kartal’daki 1980 yılında inşa edilen riskli binanın yıkımı Kartal Belediyesi tarafından yıkıldı.
Yıkıma İBB Başkanı ve Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı Yardımcısı Adayı Ekrem İmamoğlu katıldı.
İmamoğlu, yıkım öncesinde yaptığı açıklamada bu açıklamalarda bulundu:
“Biz risk aldık. Evlerin kapısını çalıp insanları, depremin hissedilmediği anda depremi hatırlatmak belki siyaseten risk olarak görünebilir. Ama biz bunu görevimiz olarak kabul ettiğimiz için o günden beri kapıları çalıyoruz. 10 binlerce binanın kapısını çalıyoruz. Ama ne acıdır ki bazı semtlerde yüzde 70’e varan oranda vatandaş bizi binalarına sokmadı. Ve binalarının kontrol edilmesini istemediler. Ama biz ısrarla bu süreci devam ettirdik.”
“8 BİN İNSANIN CANINI KURTARIYORUZ”
İstanbul’da yıkımı yapılan bu bina gibi depreme dayanımı yüzde sıfır olan 318 bina tespit ettiklerini hatırlatan İmamoğlu bu binalarda yaklaşık 3 bin bağımsız birim bulunduğunu ve 7-8 bin kişinin yaşadığını söyledi.
İBB Başkanı, “Biz aslında bu evleri şu anda yıkımına başlamakla 8 bin insanımızı bu tehditten kurtarıyoruz. Hızlı taramaya devam ediyoruz. 6 Şubat depremiyle beraber o güne kadar ne yazık ki kapımızı çalmayan bütün duyurularımıza rağmen ne yazık ki bizimle irtibata geçmeyen hatta bizim kapısını çalmamıza rağmen bizi evine sokmayan vatandaşlarımız şimdi bizim kapımızı çalıyor. Tespit noktasında onlara yetişmeye gayret ediyoruz” diye konuştu.
İmamoğlu, yıkım sonrasında da ev sahibi-kiracı ayrımı yapmadan 4 bin 500 TL kira yardımı yaptıklarını söyledi.
“SEFERBERLİK İLE ÇÖZÜLEBİLİR”
İstanbul’un depreme hazırlanması için özenli ve bütünleşik bir sürece ihtiyaç olduğunu vurgulayan İmamoğlu, şu ifadeleri kullandı:
“Bu mesele bir seferberlik duygusuyla çözülebilir. Biz onun için Millet İttifakı adına, sayın cumhurbaşkanı adayımız adına söylüyorum; İstanbul’u bir model olarak görüyoruz. 14 milyonu etkileyen depremin ekonomimizi ne kadar sıkıntıya soktuğunu görüyorsunuz. Toplam maliyetleri yaklaşık 100 milyar doların üzerinde. Zaman içerisinde bunun maliyeti daha da yükselecek. İstanbul’a dair bütünleşik bir hareketi başlatacağız. Özel bir yasayla destekleyeceğiz. İlgili bütün bakanlıkların, İBB’nin, ilçe belediyelerini, sektörün, vatandaşın aynı yapının içinde olduğu bütünleşik yapıda hızlı kararlar alacağız.”
“BİZE BU FIRSATI VERSEYDİNİZ…”
İstanbul’da kentsel dönüşüm süreci 8, 9, 10, 11 yıl süren siteler olduğunu dikkat çeken İmamoğlu kendisine yönelik “5 yılda çözerim demişti” eleştirisini de yanıtladı.
İmamoğlu “ Benim 5 yılda çözerim dememin sebebi şu. 5 yılda oturup bir masaya insanca ortak akılla süreci konuşsaydık, bize bu fırsatı verseydiniz bugün gümbür gümbür İstanbul’un her sokağında her mahallesinde insanlarımıza sıfır faizle finans sağladığımız bir ortamda yapı sektörünün, sigortacılık sektörünün elini taşın altına koyduğu bir zaman dilimi içerisinde çok yol alırdık. Hiçbir şey yapmadılar demiyorum yapıldı ama eksikler, yanlışlar var. Bu işi siyaset üstü bir sürece taşıyacağız. Bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın” dedi.
“ÇÖZÜM 1.5 MİLYON KONUT YAPMAK DEĞİLDİR”
İmamoğlu İstanbul’u deprem riskinden hızla kurtarmanın yolculuğunu başlatacaklarını vurgulayarak şöyle devam etti:
“Bu bir depremle mücadele sürecidir. Altını çizelim ve unutmayalım. Evet büyük bir afet yaşadık. Doğru ama dünya bu tür afetleri yaşadı, yaşıyor. Ve bunu çözmüş ülkeler bundan daha şiddetli depremlerde dahi can kaybı yaşamıyor. Bu depremde insanlarımızı öldüren binalardır. Deprem ve şiddeti değildir. Bunu ben demiyorum bilim insanları söylüyor. Bu acı faturayla, bu acı fotoğrafla yüzleşmek zorundayız. Allah korusun, Allah gecinden versin. İstanbul depreminin geç gelmesini diliyoruz, istiyoruz. Dua ediyoruz ki bir an önce tedbirlerimizi alalım. Bahsettiğim mesele 90 bine yakın binamızı ilgilendirmektedir. Kaldı ki diğer binalarımızla ilgili de ama güçlendirme ama diğer modellerle harekete geçmemiz gerektiğinin de altını çizeyim. Ne yazık ki bu envanteri hep birlikte onlarca yıl içerisinde bizler ürettik. Ama çözümünü de bulmalıyız. Çözüm İstanbul’a 1.5 buçuk milyon konut yapacağız diyerek 21 yıllık iktidarının sonrasında böyle bir taahhütte bulunmak değildir. Hala -cek, -cak diyorsanız; olmaz, olamaz. Biz -cek,-cak demedik. İşte yaptık, yapıyoruz ve iktidara geldiğimizde de bunun daha hızlısını, daha büyüğünü hem de herkesi katarak… AK Partili, MHP’li, İYİ Partili, Cumhuriyet Halk Partili bütün belediyelerimizi katarak bu süreci yöneteceğiz. Kimseyi dışarıda koymayacağız. İstanbul Boğazı’nın kenarında, barakalara imar hazırlayan Şehircilik Bakanlığı olmayacağız. İstanbul Boğazı’nın kenarında kafelere imar veren Şehircilik Bakanlığı olmayacağız. Biz, İstanbul’un deprem sorunuyla ilgilenen bakanlıklar, büyükşehir belediyeleri, ilçe belediyeleri olacağız. Onun için buradayız.”
“‘BEKA SORUNU” VURGUSU
*Biz, deprem sonrası milletimize diz çöktürtmemek için, ekonomimize diz çöktürtmemek için… İstanbul gibi bir şehirde böyle bir yıkımı yaşadığımız zaman, dünyaya karşı her türlü diz çökeriz. Allah korusun. Onun için ‘Beka sorunu’ dediğimiz bu süreç için var gücümüzle çalışacağız ve birincil meselemiz olacak. Kesinlikle burada bütün bu sözlerimi, bir İstanbullu vatandaş olarak, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak ve aynı zamanda Millet İttifakı’nın bir bireyi olarak, Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu adına da Millet İttifakı adına da kuruyorum. Kararlılığımızı göstermek adına birazdan bu yıkımı izleyeceğiz.
“BAKANA ÜSKÜDAR’DAKİ BARAKALARI SORSUN”
İmamoğlu, açıklamasının ardından gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını da yanıtladı. İmamoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan‘ın Pazar günü Bağcılar’daki toplu açılış törenindeki açıklamaları soruldu.
Erdoğan’ın “muhalefetin ve marjinal çevrelerin ‘rantsal dönüşüm’ yalanıyla süreci sabote ettiği” yönündeki suçlamasına İmamoğlu şu yanıtı verdi:
*İstatistikler, yalan söylemez. Türkiye’nin ve İstanbul’un ortada istatistikleri var. Bütün bunları bir kenara koysun.
*Üsküdarlıdır kendileri. Yürüyerek, Kuşkonmaz Camii’nin yanına gitsin, o barakalara niçin imar çıkarttığını, Şehircilik Bakanı’na sorsun. Bıraksın her şeyi bir tarafa, bunu sorsun. Ben, ciddi sözleri ve ciddi konuları dikkate alıyorum.
*Gerekçesiz, mesnetsiz konuları dikkate almıyorum. Onun için benim dediğimi yapsın, bunun cevabını bulsun. Gerekeni ve bunu yapanı cezalandırsın. Ondan sonra bazı konuları ve sözleri ciddiye alacağım.
25 YILLARINI HALA BENİM 4 YILIMLA KARŞILAŞTIRIYOR
Erdoğan’ın “Mahalli idareler seçimlerinde bol keseden vaat dağıttılar ama şu an hiçbir vaatlerini yerine getiremiyorlar. Bizim projelerimizi de rafa kaldırdılar ya da yarım bıraktılar. İstanbul’a hizmet etmek yerine, Turist Ömer misali dolaşıyorlar” sözleriyle ilgili de şu açıklamayı yaptı:
“İkinci sözü ciddiye almayacağım bir söz. Onu cevaplamıyorum. Ama birinci iddiasına dönük şunu söyleyebilirim. Örnek veriyorum; Ben, ‘İstanbul’da 0-4 yaş çocukları olan anneleri bu şehri gezemedikleri, göremedikleri, çektikleri ekonomik sıkıntılardan dolayı yaşayamadıkları için ücretsiz çocuklarıyla dolaştıracağım’ dedim. Bugün, 350 binin üzerinde anne, bizim o kartımızı kullanıyor. Çünkü ekonomik sorunlar var bu ülkenin. Onu çözsün. Ama biz, ekonomik sorunlara çözüm vadederek, yerine getirdik. İkinci bir örnek vereceğim. ‘Hani süt dağıtıyordunuz? Nerede? Göremiyoruz’ dediği anda biz, 107 bine yakın çocuğa süt dağıtıyorduk ama göstermiyorduk. Çünkü, veren alan eli görmediği bir düzende yardımlarımızı yapıyorduk. Onların, her şeyi göstererek, insanı rencide ederek yardım etmeyi, destek olmayı, sanki kendi lütuflarıymış gibi gösteren anlayışa sahip oldukları için, bizim yaptıklarımızı görecek gönül gözleri de yok, yürekleri de yok. 100 vaatte bulunmuşsak, Allah şahittir ki, en az 75-80’inin hayata geçirdik. Evet; eksiklerimiz olabilir. Ama dördüncü yılımızdayız. İlerleyen yıllarda, bunları da gideririz. Üzüntüm şu: Kendi 25 yıllarıyla, hala benim 4 yılımı bir tutup, eşitliyor ve ona göre yarıştırıyorlar. Bu da güzel bir şey. 4 yılda, onların 25 yılının üstüne çıkan bir kabiliyeti ve çalışkanlığı ortaya koyduk. Ne mutlu bana.”
Almina'nın Nihat Hatipoğlu'na sorusu gözyaşlarına boğdu