Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, katıldığı bir toplantıda asgari ücretin ve emeklilerin maaşlarının açlık sınırının altında olduğunu vurgulayarak hükümetin ekonomik politikalarını sert bir dille eleştirdi. Erbakan, "Türkiye’de halkın yüzde 45’i açlık sınırının altında, yüzde 85’i de yoksulluk sınırının altında" diyerek mevcut hükümetin asgari ücrete ve emeklilere yönelik politikasının yetersiz olduğunu belirtti. Ayrıca, merhum Erbakan hocanın döneminde olduğu gibi asgari ücretin %100 artırılmadığını sorguladı.

"Asgari Ücreti Neden Yüzde 100 Arttırmıyorlar?"

Fatih Erbakan, konuşmasında asgari ücretin neden %100 oranında artırılmadığını sorgularken, "Emekli maaşlarına, memur maaşlarına neden merhum Erbakan hocamızın döneminde olduğu gibi %100 zam yapmıyorlar?" ifadeleriyle hükümete yüklenerek ekonomik adaletin sağlanması gerektiğini belirtti. Erbakan, hükümetin kaynaklarını yoksul halk yerine büyük holdinglere aktardığını savunarak, "5 tane holdinge 10 senede 128 kez vergi muafiyeti yapılmış" sözleriyle dikkat çekti. Bu kaynakların halkın yararına kullanılmadığını dile getirerek, ekonomik adaletin sağlanmadığını ifade etti.

Erbakan'ın açıklamaları şu şekilde:

Emeklilerin büyük bir kısmı, asgari ücretlilerin de tamamının açlık sınırının altında yaşam mücadelesi verdiğini söyleyen Fatih Erbakan, “Türkiye’de yapılan araştırmalar şunu gösteriyor; Türkiye’de halkın yüzde 45’i açlık sınırının altında, yüzde 85’i de yoksulluk sınırının altında. Neden böyle? Çünkü devlet emekliye, memura merhum Erbakan hocamızın 54’üncü hükümet döneminde yaptığı gibi yüzde yüz maaş zammı verecek imkanı bulamıyor. Bizim kaynaklarımız bu kadar, ayağımızı yorganımıza göre uzatacağız, bekara eş boşamak kolaydır, muhalefet bol keseden atıyor ama imkan yok, kaynak yok biz bunu veremeyiz’ diyorlar. Asgari ücreti neden rahmetli Erbakan hocamızın döneminde olduğu gibi yüzde 100 arttırmıyorlar. Asgari ücreti arttırırsak bu sefer işveren mağdur olacak. İşverenin mağdur olmaması için onun da şartlarını iyileştirecek adımlar atın devlet olarak. Vergileri azaltın, onlara hibede bulunun, teşvikte bulunun. Yine karşımıza ‘efendim kaynağımız yok. Bunlara verecek imkanınız yok’ Asgari ücret, emekli memur bu durumda, peki çiftçi, köylü yine bu yüzde seksen beşin içerisinde önemli bir yer oluşturan çiftçinin, köylünün durumu ne durumda?  Yaş çay alıp fiyatını 17 lira olarak açıklıyor devlet. 2 lira da desteklemesi var 19 lira. Maliyet ne kadar? 18 lira. 18  ila 20 lira arasında bir maliyet çıkacak. Siz alım fiyatını 19 lira veriyorsunuz. Neden otuz lira vermiyor?  ‘Benim devlet olarak böyle bir parayı verecek imkanım yok. Bu fiyattan çayı alamam.’ Neden Erbakan Hocamızın 54’üncü hükümette yaptığı gibi çiftçiye ‘Sen ne üretirsen üretilen devlet olarak alacağım. İstediğin kadar yeter ki üret’ demiyor? Tüccara, çok uluslu şirketlere, çiftçiyi mahkum ediyor?”

 "Cumhurbaşkanlığı kararıyla çiftçiye yapılan mazot ve gübre desteği kaldırıldı"

Çiftçiye yeterli desteğin verilmediğini söyleyen Erbakan şöyle devam etti:

“Bir de üstüne Cumhurbaşkanlığı kararıyla 2025  itibarıyla çiftçiye yapılan mazot ve gübre desteği kaldırılıyor. Ve 17 ürüne verilen prim desteği kaldırılıyor. Neden böyle? ‘Efendim bizim devlet olarak imkanımız yok. Bunu veremiyoruz’ Neden imkanımız yok? Bu paralar nereye gidiyor? Biz yıllardan beri tarımsal sulamada kullanılan elektriğe indirim yapın diyoruz. Tam tersine elektriğe zam yapılıyor. Tarımda kullanılan mazottan vergi almayın diyoruz. Tam tersine mazotun vergisi arttırılıyor. Neden? Çünkü benim devlet olarak bu vergiyi toplamam lazım. Milletin tabiri caizse sıkıp suyunu çıkarmam lazım. Neden? Çünkü para lazım, imkan yok. Paralar nereye gidiyor?”

"Kaynaklar maalesef canavarlara gidiyor"

Neden bu durumdayız” diye soran Erbakan, “Her zaman ifade ettiğimiz gibi,  Cenab-ı Allah bize yeteri kadar nimet vermediği için, biz tembel olduğumuz, çalışmadığımız için…’ Hayır bunların hiç birisi değil. İmkan var, kaynak var ama bu kaynaklar maalesef canavarlara gidiyor. Türkiye’de ekonominin temel problemi bu. Paylaşımda adalet sorunu var” ifadelerini kullandı.

"5 tane holdinge 10 senede 128 kez vergi muafiyeti yapılmış"

Milyarlık ihalelerin, ihalesiz bir şekilde pazarlık usulüyle sadece belli firmalara verildiğini söyleyen Fatih Erbakan, “Bakıyoruz, Kore’de Türkiye’nin 5’te 1’i maliyette aynı uzunlukta, aynı kalitede bir köprü yapılmış, bir tünel yapılıyor Çin’de aynı tüneli yapmışlar, aynı uzunlukta bir bakıyorsunuz Türkiye’nin 8’de 1’i maliyette. Korkunç bir kaynak aktarımı. 3 dolarlık iş 10 dolara ihale ediliyor. 10 dolarlık iş 20 dolara ihale ediliyor. Bütün bu kaynaklar aktarıldıktan sonra bu ihaleleri alan holdinglere deniliyor ki, ‘Efendim siz zahmet edip vergi ödemeyin, sizden vergi de almayacağız’ Bu sene 1.65 trilyon lira vergi muafiyeti yazmışlar bütçeye. Bu 1.65 trilyonun çok çok önemli bir kısmı bir avuç imtiyazlı holdinge yapılan vergi muafiyeti. 5 tane holdinge 10 senede 128 kez vergi muafiyeti yapılmış. Bu 128’in sadece bir tanesi 2022 Eylül ayında resmi gazetede var. Sadece bir holdingin bir kalemde 1 milyar dolar vergi borcunu siliyor. Vergi muafiyetini devlet yapsın, biz de zaten yapacağız ama biz, çiftçiye, köylüye, dar gelirliye, küçük esnafa, Kobi’ye, vatandaşa yüzde 85’lik kesime yapacağız. Madem bizim trilyonluk vergi muafiyetleri yapacak devlet olarak imkanımız varsa, bunu 5 tane holdinge  değil, bin tane sanayiciye, 10 bin tane Kobi’ye, 100 bin tane çiftçiye bölelim onlara bu vergi muafiyetini yapalım” diye konuştu.

"24 Mart seçimlerinde Cumhur İttifakı'nı desteklediğim için pişman değilim"

Konuşmaların ardından kendisine yöneltilen soruları yanıtlayan Erbakan, 14 Myayıs 2023’te yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Cumhur İttifakı’nı desteklediği için pişman olup, olmadığı yönündeki soruya şu cevabı verdi:

"Bize Yeniden Refah Partimizi kurduktan itibaren yıllarca hep bunları anlattığımız zaman dediler ki ‘efendim Erbakan Hocanın yetiştirdiği bir Cumhurbaşkanımız var. Refah Partili eski Milli Görüşçü ve şu anda iktidardalar. Ve sizin bu anlattıklarınızı onlarla beraber hayata geçirseniz, onlara bunları söyleseniz, onlar bunları icra etseler bir an evvel daha çabuk olmaz mı? Siz Yeniden Refah Partisi olarak ayrı tek başınıza çalışıp iktidara gelip yıllar sonra bunları uygulayana kadar, hazır bu Erbakan Hocanın talebeleri, öğrencileri iktidardalar, onlarla birlikte bunu gerçekleştirin’ Biz de aslında 14 Mayıs'taki bu ittifak teklifini bu minvalde değerlendirdik. Dedik ki ‘peki bizim ittifaka girmek için herhangi bir şartımız yok. Milletvekilliği, bakanlık veya herhangi bir başka dünyalık çıkar beklentisi içerisinde değiliz. Bizim yıllardır anlattığımız, bizim de Erbakan Hocamızdan aslında aldığımız, Milli Görüş'ün yıllardır ortaya koyduğu bu hususlarda bir adım atarsanız eğer seçilmeniz halinde, biz de destek olalım. Bizim şartımız budur’ dedik. Hatta önce bu kabul edilmediği için biz kendi Cumhurbaşkanı adaylığımızı ilan ettik ve imzaları toplamaya başladık. Sonradan ‘peki kabul ediyoruz’ denildiği için bu adaylığı geri çektik. ‘Madem öyleyse bir mutabakat imzalayalım’ dedik. Bunlar imzalandı. Bunları uygulamalarının takipçisi olacağımızı söyledik. Ve böylece aslında bu yanlışlardan dönülmesi için onlara bir zeytin dalı uzatmış olduk. Ve ‘Hem de milletin hayrına bir işe vesile olmuş oluruz. Bunlar uygulanırsa milletin faydasına olur. Bir an evvel uygulanmış olsun. 2028’de  2033’te uygulanacağına şimdi 2023’te uygulansın’ dedik ve böyle iyi niyetle bir adım attık. O nedenle şimdi bunu atmasaydık kendimizi sorunlu hissedebilirdik. Bu nedenle bir pişmanlık aslında yaşamıyoruz. ‘Eğer biz bu adımı atsaydık böyle bir hayra vesile olur muyduk, bu adımları onlara atmasına vesile olur muyduk’ diye düşünecektik. Ama şimdi en azından artık vebalimiz kalmadı. Tabiri caizse bizden günah gitti. Biz elimizden geleni yaptık. Ama yine de bunlar uygulanmadı noktasındayız. O nedenle bir pişmanlığımız yok. İnşallah artık bundan sonra Yeniden Refah Partimizin iktidarıyla bu hususları bizim uygulamamız nasip olur.”

Devlet Bahçeli'nin sağlık durumu nasıl? Danışmanından flaş açıklama Devlet Bahçeli'nin sağlık durumu nasıl? Danışmanından flaş açıklama

Editör: Nigar Topcu