35,6580$% 0.09
37,1911€% 0.08
3.160,78%0,64
5.147,00%0,68
20.517,00%0,73
3709139฿%-2.39995
TİP Genel Başkanı Erkan Baş, Bolu’daki otel yangınında 76 kişinin yaşamını yitirmesi üzerine düzenlediği basın toplantısında, facianın ana sorumlusunun kamusal denetimleri ortadan kaldırarak her şeyi serbest piyasaya terk eden iktidar olduğunu vurguladı.
Baş, yangın önleme ve denetim sistemlerindeki ihmallerin, bakanlıkların görevlerini yerine getirmemesinin felakete zemin hazırladığını belirtti.
Turizm Bakanı’nın çıkar çatışması içinde olduğunu söyleyerek istifa çağrısında bulunan Baş, bu düzen değişmediği sürece can kayıplarının devam edeceğini ifade etti.
“Hem üzgün hem öfkeli olduğumuz bir gündeyiz.” diyen TİP lideri Baş, şöyle devam etti:
Saray rejimi hesap vermediği sürece bu ve bunun gibi katliamların ardı arkası kesilmeyecektir. Saray rejimi sorumluluğu altındaki kamusal teknik denetim görevlerini ya yapmayarak ya da kamusal denetimi serbest piyasanın egemenlik alanına terk ederek halkın yaşam hakkını hiçe saymaktadır. Dün bakanların ip gibi dizildiği bir açıklama izledik. Bakanlar iki şekilde böyle diziliyorlar; Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla sermayedarların karşısında bir de sorumluluktan kaçmaya çalıştıkları, timsah gözyaşları dökecekleri zaman. Bırakın mahcubiyeti en küçük üzüntü emaresi göremiyoruz. Açıklamanın tamamı kendilerini sorumluluktan kaçırmak için yapılıyor. Hiç kimse sorumlu değilse bu insanlar niye ölüyor?
Mimar, mühendis ve şehir planlamacılarından bir ön rapor istediklerini söyleyen Baş, “Öncelikle yangın çıkmaması için önlemler almak gerekir. Yangın çıkarsa yangının yayılmasını engellemek gerekir. Binalar buna göre tasarlanır. Binanın niteliğine göre alarm sistemleri, yangın dolapları, yağmurlama sistemleri olur. Mobilyasından kapısına kadar yangına dayanıklı malzemeler kullanılması gerekir. Bu kadar basit önlemler alındığında yangın çıksa bile insanların hayatını kaybetmesi neredeyse imkânsız hâle gelir.” diye konuştu.
İktidarın bakanları emir eri gibi kullandığı belirten Baş, şunları kaydetti:
Saray rejimi bu bakanları emir eri hâline getirerek ruhsatlarda ve denetimlerde belediye ve itfaiyeleri denetleme dışı bırakarak bütün kamusal hizmetleri tasfiye edip serbest piyasaya açarak felaketin baş sorumlusudur. Buradaki denetim yetkisi bu iktidar döneminde itfaiyelerden alınmıştır. İkincisi; aktif yangın önleme ve uyarı sisteminin çalışmaması Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın periyodik raporlarını uygun yapmadığını gösteriyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı denetimlerin uygulanması için önlem almayarak bu katliamın sorumlularından biri haline gelmiştir. Kültür ve Turizm Bakanlığı, işletmenin yangın ruhsatı konusunda güvenilirliğini denetlememiştir. Bu katliamın birinci dereceden sorumlusudur. Turizm Bakanı bu ülkede en büyük turizm patronlarından birisidir. Kendisi bir tur şirketinin sahibidir ve bu otelin yataklarını doğrudan kendisi satıyor. Bir çıkar birliği, para ortaklığı var ortada. Burayı bu kişi denetleyecek. Bu akıl alır bir şey midir? Soruşturmanın selameti açısından bile hemen istifa etmesi gerekiyor. Erdoğan’dan korktuğu kadar kendi vicdanından korksa en azından ‘görevimi eksik yaptık’ der ve görevini bırakır. İki elimiz yakasında. Her seferinde insanlar hayatını kaybediyor, ortada bir tane sorumlu yok. Bu düzen değişmediği sürece biz hep birlikte ölmeye devam edeceğiz.
Bunlar bizleri birer rakamdan ibaret görüyorlar. Ölümüzün bile bunlar için hiçbir kıymeti yok. İnsanın aklına gelmeyecek ölüm biçimlerini biz bu iktidarın yönettiği bir ülkede yaşıyoruz. Kimin aklına sevdiklerinin, eşinin, dostunun bir kızarmış tavuk dorsesinde cenazesini tespit etmek gelir? Bize bunları yaşatan iktidarı şunu sormak hakkımız değil mi; yıl 2025 biz neden akla hayale gelmeyecek biçimde ölmeye, sevdiklerimizi kaybetmeye devam ediyoruz? Onlarca yurttaşımız ölmüş bunlar Ankara’da kongre yapıyor, şov yapıyor. Bize reva gördüğünüz toprak sizin gözünüzü doyursun. AKP büyüdükçe, iktidarda kaldıkça biz ölüyoruz. Kendi toplantısı bittikten sonra yas ilan ediyor. Bu ölümlerin nedeni siyaset olduğu için bugün Türkiye’de siyasetin konusu yaşam mücadelesidir. Bize yaşattıklarını yaşamadan ölmesinler diye mücadele ediyoruz. Kavga, ölüme karşı yaşam kavgasıdır bugün. Bir avuç azgın azınlığın refahı için fabrikada, inşaatlarda, sokaklarda öldürülmemek için hep birlikte mücadele etmemiz lazım.
Biz, sizin çizdiğiniz sınırlar içinde bekleyip yeni ölüm haberlerine uyanmak istemiyoruz. Biz yeni ölümleri beklemeyi reddediyoruz. Yargının yalnızca iktidarın emellerine hizmet etmekle görevlendirildiği bir ülkede adaletten söz edilebilir mi? Soma’nın, Aladağ’ın avukatlarının değil sorumlularının cezaevinde olması lazım. Milletvekilimiz Can Atalay hapis, ülkenin en büyük üçüncü partisinin eş başkanları, belediye başkanları hapis. CHP Gençlik Kolları Genel Başkanı attığı bir tweet nedeniyle gözaltına alındı. Bunu eleştiren Ekrem İmamoğlu hakkında soruşturma açıldı. Zafer Partisi Genel Başkanı tutuklandı. Ezilenlerin Sosyalist Partisi Eş Başkanı gözaltında. Ülkeye bakın… Kendisinden başka herkesi hedef hâline getirmiş. Asla bu süreçleri hukukun konusu haline getirmemiz lazım. Biz bunları daha önce Ergenekon’da gördük. Hep birlikte bu iktidara karşı mücadele etmeliyiz. Hepimizi teker teker yalnız ve çaresiz bırakarak iktidarlarını inşa ettiler. Şimdi o yalnızların birliğini kurmamız lazım.
Sinan Ateş davasında takipsizlik kararı: Ayşe Ateş duyurdu