34,5467$% 0.18
36,0147€% -0.62
3.005,41%1,48
5.110,00%0,95
20.381,00%1,12
3392180฿%-0.40322
Gelecek Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu TELE1’de gazeteci Gökmen Karadağ’ın sorularını ‘Liderler Açıkça’da cevapladı. Davutoğlu, gündeme ve seçimlere dair değerlendirmelerde bulundu.
Vizyon sahibi siyasetçilerin ümit oluşturduğunu ve akıl kullanmaya teşvik ettiğini söyleyen Davutoğlu, bu tarz siyasetçilerin ülke için ufuk açtığını söyledi. “İkinci tür siyasetçi ise ümit yerine korkuyu ortaya çıkartır. Aynı Erdoğan’ın ve Bahçeli’nin yaptığı gibi. Kendilerinin bir vizyonu yok, ümit oluşturmuyorlar. ‘Biz gidersek terör gelecek, ülke bölünecek’. Hayır, bu ülke ne sizinle bir araya geldi ne sizin gitmenizle bölünür. Tayyip Erdoğan, ümit üretemediği için korku üretiyor, akılcı olmadığı için dürtülere hitap ediyor. En kolayı da yalan üzerinden bunu yapmak ama başka türlü seçim kazanamayacak” ifadelerini kullandı.
Davutoğlu’nun açıklamaları şu şekilde:
İmralı’ya heyet gönderildiğine dair iddialarla ilişkin konuşan Davutoğlu, “Tayyip Erdoğan seçimi kazanmak için herkesle işbirliği yapmaya, her şartı kabul etmeye hazırdır” dedi. Davutoğlu, 2019 seçimlerinde gerçekleşen ‘İmralı Mektubu’ olayını Kemal Kılıçdaroğlu’nun değil AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptırdığını söyledi.
Davutoğlu şöyle konuştu:
“Öcalan televizyona çıkartıldığı zaman TRT Genel Müdürü’ne biz mi talimat vermiştik? Ama şunu bilsinler, bunun hesabını verecekler. bugün bizi bu ithamlarla mahkum etmeye çalışanlar gün gelecek biz şu soruyu soracağız, ‘Türkiye’de kırmızı bültenle aranan birini televizyona çıkartma talimatı veren kimdi, hangi yasal temele bağlı olarak çıakrttınız?’ bu soru sorulacak”
Tarihimizde ‘Aptal olma’ mektubu almış ve boyun eğmiş başka bir yöneticimizin olmadığını belirten Davutoğlu, “Siz boyun eğdiniz emperyalizme” ifadelerini kullandı.
Vizyon sahibi siyasetçilerin ümit oluşturduğunu ve akıl kullanmaya teşvik ettiğini söyleyen Davutoğlu, bu tarz siyasetçilerin ülke için ufuk açtığını söyledi.
Davutoğlu şu ifadeleri kullandı:
“İkinci tür siyasetçi ise ümit yerine korkuyu ortaya çıkartır. Aynı Erdoğan’ın ve Bahçeli’nin yaptığı gibi. Kendilerinin bir vizyonu yok, ümit oluşturmuyorlar. Akıl yerine de dürtüyü teşvik ederler. Yol ayrımımız burada, iktidar; korku ve dürtü siyasetiyle hareket ediyor, biz ise akıl ve ümit siyaseti. Bizi eleştirebilirsiniz ama söylediklerimizin akla dayanmadığını söyleyemezsiniz. Bir tek argümanımızı korkuya dayandırmıyoruz biz. Biz diyoruz ki, ‘Biz gelirsek demokrasiyi kuracağız, özgürlüğü getireceğiz, adalet getireceğiz’, bu bir ümit. Onlarsa, ‘Biz gidersek terör gelecek, ülke bölünecek’. Hayır, bu ülke ne sizinle bir araya geldi ne sizin gitmenizle bölünür.
Tayyip Erdoğan, ümit üretemediği için korku üretiyor, akılcı olmadığı için dürtülere hitap ediyor. En kolayı da yalan üzerinden bunu yapmak ama başka türlü seçim kazanamayacak”
Davutoğlu sözlerine şöyle devam etti:
“Hür Düşünce Derneği’nin bir toplantısında, Sayın Kılıçdaroğlu ve CHP kurmayları da oradaydı, bir ifade kullandım. ‘Cumhuriyetin 100. yılında herhangi bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının mezhebi ya da etnik kimliği dolayısıyla makama gelemeyeceğini söylemek, Cumhuriyet fikrine hakarettir’ dedim. Her şeyden önce bu fikri benimsememiz lazım. Türkiye’de iki uç nokta var. Bir, Türkiye’nin birliğinin ancak ve ancak etnik ve mezhebi kimlikleri baskı altına alarak korunabileceğine dair yaklaşım. İkinci uç nokta ise, bu etnik ve mezhebi kimlikler etrafında Türkiye’nin politize olması ve Irak, Lübnan, Bosna Hersek’de olduğu gibi siyasi alana taşınması. Biz bu iki fikre de karşıyım, Kılıçdaroğlu’nun da karşı olduğuna inanıyorum.
Sayın Kılıçdaroğlu’nun adaylığı bağlamında spekülasyonlar sebebiyle ve sanki alevi kimliğinin reddedilmesi gibi bir varsayımdan harekete bir cevaptı Sayın Kılıçdaroğlu’nun söylediği. Özgüvenli bir cevaptı, kendi kimliğini kabul eden. Bir önemli vurgu da, ‘Ben; Hak, Muhammed, Ali yolunda Müslüman’ım’ demesi. Bazı yaklaşımlarda Alevi kimliği sanki İslam kimliğinin karşısında gibi anlayışa da cevap verdi. Benim ‘Sünni’ videosunu çekmemde de, birlikteydik. Kendisini takdir ettiğimi ifade ettim ve cevabi bir mesaj yayınlayacağımdedim ve tebrik ettim. Ve o mesajı yayınlarken de şunu demek istedim; Ben de bir Sünni’yim ve Türk’üm. Biz de acılar çektik. Eşim, kızlarım çok zorluk çekti. Türkiye’de herkesin çektiği acıalr var. Ve Sünni kimliği ile Alevi kimliği karşıtlığı üzerine bir yaklaşım sergilemedik. Aksine, bu kimliklerin kültürel iklim oluşturduğunu ortaya koyduk.
İktidar cenahı niye rahatsız oldu, çünkü subliminal mesajlarla seçimi yönlendirme telaşı içerisidnnde. Bazen terör, bazen farklı mezhep suçlaması vs. ile iktidarını korumaya çalışıyor. Biz de Kılıçdaroğlu ile şu mesajı verdik; ‘Birimiz Sünni, birimiz Alevi olabilirz. Birimiz Türk, birimiz Kürt olabiliriz ama geçmişimiz ortak. Cumhuriyetin eşitlik ilkesi etrafında vatandaşlık hukukumuz da ortak ve eşit. Bu mesajı vermek doğrultusunda son derece doğru bir adımdı.
(Kılıçdaroğlu) Çok teşekkür etti. ‘Birbirini tamamlayan mesajlardı’ dedi”
Terör örgütü Hizbullah’ın terör örgütü olduğunu kabul etmeyen HÜDAPAR’ın Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu’nun bayrak ve milletvekili yeminiyle ilgili söylemlerinin hatırlatılması üzerine Davutoğlu, “Bizim Millet İttifakı bir hukuk ittifakı, birbirimize benzemediğimizi biliyoruz. Onun için oturduk yazılı metinler çıkarttık. İki bin üç yüz maddelik bir metin çıkarttık, işte bu bir hukuk. Cumhur İttifakı’nın ise ortada hiçbir metni yok” ifadelerini kullandı.
Cumhur İttifakı’nda yer alan partilerin pek çok konuda farklı düşündüğünü belirten Davutoğlu, şunları söyledi:
“Ortada öyle bir tablo var ki, Ben onunla yan yana duramam diyen aktörler yan yana. Çünkü bir, ortada referans oldukları metin yok. İki, birilerini iktidarda tutmak için bir aradalar. Dolayısıyla burada Hüdapar’ın MHP’nin, YRP’nin, DSP’nin, BBP’nin AKP’nin ortak zemini nedir sorusuna cevap bulmak mümkün değil. İlginç olan bu görüşlerin zikredilmesi değil, diğer paydaşların bu görüşlerle herhangi bir şey zikretmemesi.
Sinan Ateş olayının örtbas edilmesi konusunda bir töre işledi. Hukuk kenara bırakıldı birileri, abiler, büyükler -öyle değil ama- yaramaz gördükleri birini cezalandırdılar bunun üstünün örtülmesi alzım. Sadece törende bir araya geliyorlar. Hepsi asık suratlı, orada olmaktan gayri memnun olduğu belli. Daha bir çay daha içmiş değiller. Aradaki fark bu.
Bu görüşler, sadece ve sadece Tayyip Erdoğan’ı iktidarda tutmak için oy tabanına ihtiyaçları avr. Birisi milliyetçilik yapıp topluyor, birisi bayrağın adını tartışıp topluyor. 15 Mayıs’ta bu iktidar indiği zaman, ki inecek, bu ittifakın devam etmesi mümkün değil. Ortak neleri var savunacak. Ama biz, inşallah kazanacağız ama, seçim bu kazanamadık yine aynı şeyleri savunmaya devam ederiz. Çünkü biz ilkeleri konuşarak bir araya geldik. O nedenle bu açıklamalar, Cumhur İttifakı’nın ne kadar kaygan bir zeminde ve kırılgan olduğunu gösteren açıklamalar”
Cumhurbaşkanlığı seçimlerine dair değerlendirmelerde bulunan Davutoğlu, “Birinci turda biteceğine inanıyorum” dedi.
Davutoğlu şöyle devam etti:
“Gençler, ilk oyunu kullanacakların bu bilinçten uzak olduğu düşünülebilir ama bu gençleri hafife almak olur. Ben gençlerin o kabine girdiğinde ‘Benim kullanacağım oy kime yarayacak?’ sorusunu soracakları kanaatindeyim. Daha tecrübeli seçmen ise bunun çok farkında. Soru şu; ‘Benim kullanacağım oy kime yarayacak?’. Basiretli seçmen şöyle bakacak, ‘Kılıçdaroğlu’na verdiğimde Kılıçdaroğlu’na yarayacak’, ‘Erdoğan’a verdiğimde Erdoğan’a yarayacak’ belli ki ikisinden biri seçilecek çünkü.
Ama Muharrem İnce’ye oy vermeyi düşünenlerin veya Sinan Oğan’a, ben onların şahsiyetlerini hiç tartışmam, başkaları da olabilirlerdi. Şu basit soruyu sorarak nihai mührü basmalarını rica ederim, ve öyle yapacaklarına inanıyorum; ‘Bu verdiğim oy kime yarayacak?’. Muharrem İnce’ye yarayacak mı, Sinan Oğan’a yarayacak mı? Yarayacaksa, seçilme ihtimali varasa kullansın oyunu. İkinci soru, yaramayacaksa, ‘Kimi istemiyorum, kimi ikinci tercih olarak bakıyorum’ diye sormaları lazım. Eminim o zaman gerek İnce’ye gerek Oğan’a oy verecek seçmenin istemediği bugünkü iktidardır.
Bir anlamda bir referandumla karşı karşıyayız. Adayın dört olduğuna bakılmaksızın aday iki. Değişimi isteyen ve istemeyen. Sayın Kılıçdaroğlu’na daha önce hiç oy vermemiş olan hatta bizim parti tabanlarında da olabilecek olan seçmenler de bu soruyu sorarak karar verecekler. Yani iktidar devam etsin mi etmesin mi. Mesele iktidar değil sadece sistemle ilgili sorun var. Basiretli seçmenin mührü bastığında bu mührün kime yarayacağı sorusunun sorması lazım. Göreceksiniz ilk turda bu seçim biter. Şahsiyetlerinden bağımsız söylüyorum, Sayın İnce ve Oğan’ın oy oranları da kendi hayal ettiklerinin çok gerisinde kalır.
İkinci turda daha rahat kazanırız ama kalmamasını temenni ederim. Çünkü Türkiye gibi ülkelerde 15 gün, sosyopolitik kırılmanın iktidar tarafından tırmanıldığı ülkelerde zorluk taşır. Biz her türlü tedbiri alırız ama yine de her türlü provokasyona, algı operasyonlarına, kitleleri karşı karşıya getirmek isteyenler çıkabilir, onlara karşı bu işi ilk turda bitirmemiz lazım”
Seçimlerdeki önceliklerinin 301 milletvekilini geçmek olduğunu aktaran Davutoğlu, liste döneminde daha koordineli olmaları gerektiğini belirtti. “Biraz üzerinde düşünülse rahatlıkla aşılabilecek formüller devreye giremede, çünkü aceleye geldi” diyen Davutoğlu sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu ileride ülkeyi yönetirken böyle aceleye getirilmemesi gerektiğinin dersi olmalı bize. Ona rağmen Cumhur İttifakı’ndan çok daha fazla milletvekili çıkaracağımızın kanaatindeyim. Ayrı ayrı girseydik Cumhur İttifakı bizi geçerdi”
CHP’nin oy artışına katkıda bulunduğuklarını ifade eden Davutoğlu, “CHP’nin oyları 30-35 bandına çıkacak” dedi. Hedefimiz 301’i geçmek diyen Davutoğlu, geçilememesi halinde TBMM’de değişik yasalarda destek ihtiyacımız olabileceğini aktardı. Davutoğlu, Türkiye’nin en geniş yelpazeli meclisinin oluşacağını söylerken “Bu TBMM’yi dinamik kılacak” şeklinde konuştu.
Son dönemde suç örgütü lideri Sedat Peker’in ifşaatlarıyla oldukça artan yolsuzluk iddialarına dair de konuşan Davutoğlu, “Bu kadar devlet görevi yürüttüm -ben de hata yapabilirim, insanım- iyi niyetimle bir vatandaşa yardımcı olayımd erken yanlış işlere bulaşmış birine de yardımcı olabilir insan. Ama onlar kime yaklaşacaklarını biliyorlar” dedi.
Davutoğlu şöyle konuştu:
“Benim ne Rıza Zarrab ile resmim var, ki 17-25 Aralık döneminde Dışişleri Bakanı’ydım. Talimat evrdim, bu tür operasyonların hiçbirinde dışişleri temsilciliklerimiz kullanılmayacak diye. Sezgin baran Korkmaz veya bir sürü isim. Niye benimle herhangi bir resimleri yok veya ilişkileri yok. Niye? Çünkü bu kirli ilişkilere girecekler kime yapışacaklarını bilir.
Bizim kadrolarımızın ayırt edici vasıflarından biri şu. Bir kısmımız siyasete yeni girdi. Ama siyasetin içerisinden gelenlerin tek birinin şeffaf olmayan ilişkisi yok”
17-25 Aralık’ta adı geçen dört bakanın yüca divanda aklanması gerektiğini savunduğunu ifade eden Davutoğlu, “Esasta yolsuzluklara karşı çıktığımda Erdoğan ile yollarımız ayrıldı” şeklinde konuştu.
Davutoğlu, “Söz veriyorum, bütün bu yolsuzluk iddialarının peşinden gideceğiz. Yarım kalan süreçler tamamlanacak. Kim yanlış bir iş yapmışsa onund a sözünü verecek” dedi.
Kemal Kılıçdaroğlu'ndan yeni video: Kalkınma için başka bir kafa lazım