34,5467$% 0.18
36,0147€% -0.62
3.005,41%1,48
5.110,00%0,95
20.381,00%1,12
3412089฿%-0.10396
AK Parti‘li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Millî Savunma Üniversitesi Kara Harp Okulu Diploma Alma ve Sancak Devir Teslim Töreni’nde gerçekleştirdiği konuşmada, büyük zaferin mimarı olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını minnetle anarak, Türk milletinin bağımsızlık iradesinin büyük zaferle tescillendiğini vurguladı.
Erdoğan, Cumhuriyet’e giden yolu açan bu zaferin, Türk Silahlı Kuvvetleri için bir bayram olduğunu belirtti ve TSK’nın cesur ve disiplinli mensuplarıyla dünyanın en saygın ordularından biri olarak anıldığını söyledi.
Erdoğan, konuşmasında FETÖ’nün 15 Temmuz hain darbe girişimiyle Türk ordusunda açtığı tahribatın kısa sürede telafi edildiğini ifade ederken, millî iradeye bağlı yeni bir eğitim sistemine sahip güçlü bir TSK inşa ettiklerini belirtti.
Erdoğan’ın öne çıkan konuşmaları şu şekilde:
Büyük zaferin mimarı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ve silah arkadaşlarını minnetle anıyorum. Öncelikle bir hususu vurgulamak durumundayım. Büyük zaferle, milletimizin bağımsızlık iradesi tescil edilmiştir.
Cumhuriyetimize giden yolu açan bu önemli zafer, kahraman ordumuzun bayramıdır. Türk Silahlı Kuvvetleri, 30 Ağustos Zafer Bayramı’nı şeref madalyası olarak her bir mensubunun yüreğine nakşetmiştir.
1834 yılında kurulan Kara Harp Okulumuz, ordumuzun gözbebeğidir. Kara Harp Okulumuz, çok zorlu şartlarda görev yapan, canını feda eden kahraman subaylar yetiştirmiştir. Bugün ordumuzun en güçlü kalelerinden olan Kara Harp Okulumuzdan yetişen vatan evlatları, terörle mücadeleden sınır ötesi operasyonlara kadar çok büyük başarılara imza atıyor.
Peygamber ocağı olan TSK, cesur, disiplinli ve fedakar mensuplarıyla dünyanın en saygın orduları arasında yer alıyor. Kahraman ordumuzun saflarına yeni çelikten bilekler ekliyoruz. 15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra yeniden yapılandırdığımız harp okullarımızın başarı grafiği sürekli yükseliyor.
Şu gerçeği çok net görebiliyoruz; 15 Temmuz ihaneti gibi, bir devletin başına gelebilecek en büyük felaketi olabilecek en az hasarla atlattık. FETÖ’cü hainlerin ordumuz bünyesinde açtığı tahribatı kısa sürede telafi ettik. Sadece ordumuzun toplum nazarındaki itibarı açısından değil, personel, eğitim, techizat ve yetenekler bakımından eksikleri giderdik.
Yeni eğitim ve öğretim sistemimizle, milli iradenin üstünlüğü ilkesine bağlı, sadece devletinden ve onun meşru yöneticilerinden emir alan bir TSK’ya sahip olduk. Atılan tüm bu adımların, bırakın zayıflatmayı, ordumuzun gücüne nasıl güç kattığını sahada elde edilen başarılarda görüyoruz. Suriye’den kuzey Irak’a, Libya’dan Somali’ye kadar silahlı kuvvetlerimiz görevini alnının akıyla yerine getiriyor.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ve Millî Savunma Üniversitesi’nin başarı grafiği yükseldikçe eski Türkiye atıklarının hazımsızlığı da artmaktadır. Ne yapılmaya çalışıldığının gayet farkındayız. Buna fırsat vermeyeceğiz. FETÖ’cü hainleri ve vesayet heveslilerini başarılarımızla rahatsız etmeyi sürdüreceğiz.
Her Türk asker doğar. Bu sözü milletimizin bu topraklarda yürüttüğü varlık-yokluk mücadelesiyle eşleşmiştir. Nesilden nesile aktarılan askerlik, milletimiz için bir meslekten ziyade din için, vatan için, devlet ve bayrak için namus borcu olarak görülmüştür. Köklü bir maziye sahip TSK’nın kodlarında hep bu anlayış hakimdir. Bugün de milletimizin ta kendisi olan TSK’mız ülkemizin bağımsızlığının, vatanımızın bölünmez bütünlüğünün güvencesidir.
Türkiye, coğrafya olarak bir köprü, kültürel anlamda bir merkez, ekonomik açıdan bir geçiş bölgesidir. Böyle bir coğrafyada başı dik ve bağımsız bir şekilde yaşamak her baba yiğidin harcı değildir. En basit bir zafiyet göstergesi bile milletimizi çok büyük tehditlerle karşı karşıya bırakabilir.
Eğer bu teröristleri gömdüysek aynı kararlılıkla gömmeye devam edeceğiz. Anadolu’yu vatan yapmak kadar ebedi vatanımız olarak muhafaza etmek de zordur. Burası zayıflığı, tembelliği kaldırmaz. Bölgemizdeki hadiselere kulaklarımızı tıkarsak, kendimizi kandırmış oluruz. Adriyatik’ten Asya bozkırlarına nerede bir soydaşımız varsa meselemiz, bizim meselesidir.
Kudüs’e biz sırtımızı nasıl dönebiliriz? Gazi Mustafa Kemal’in düşman postalı değdirmemek için mücadele ettiği Filistin topraklarına biz gözlerimizi nasıl kapatabiliriz? Filistinli kardeşlerimizin feryatlarına kulaklarımızı nasıl tıkarız? İstanbulla, Kudüs’ü kim ayırabilir?”
Gazi niçin Bingazi’deydi? Bingazi’ye niye gitmişti? İşte hepsi bu vatan aşkıyla devam eden bir ruhun adımıydı. Her kim, Türkiye’nin ufkunu 782 bin kilometre kareye hapsetmeye çalışıyorsa gafil değilse bu toprakların yabancısıdır. Sevgili teğmenlerim; bizi sığ sulara hapsetmeye çalışanlara prim vermedik, vermeyeceğiz. Türkiye merkezli düşünecek ama vizyonumuzu tüm dünyayı içine alacak şekilde geniş tutacağız. Kahraman ordumuzun şerefli birer subayı olarak, devletimize sadakatle hizmet ederken sizlerin de bu hassasiyetle hareket edeceğinize inanıyorum.
Cemal Enginyurt'tan muhalefetteki adaylık tartışmalarına tepki