'İzmir'i bir de böyle okuyun derim' başlıklı bir yazı kaleme alan Metiner, 'İzmir'i acımasız Yunan işgalinden kurtaranlar o tarihte Padişaha, hilafete ve saltanata bağlı olan Osmanlı paşaları ve neferleriydi' iddiasında bulundu.

Metiner'in yazısının ilgili kısmı şöyle: Sözde 'tek adam rejimi'ne karşıdırlar, ama gerçekte örnek gösterdikleri ve asla laf kondurmadıkları rejimdir tek adam rejimi. Onlar için kimin yönettiği önemlidir, nasıl yönettiği değil. Kendi zihniyetinden biri diktatoryal bir rejim kursa ona laf ettirmezler ama kendi zihniyetlerinden olmayan biri sandıktan cumhurun isteğiyle iktidara taşınmış olsa bile diktatör deyip saydırırlar anında. Mesele zihniyet meselesidir. Demokrasi umurlarında bile değildir onların. Sandıksız rejimi Cumhuriyet ve demokrasi diye baş tacı ederler ama sandıktan çıkan iradeyi gayrimeşru ilan ederler. 'Demokrasi, sandıktan ibaret değildir' diyerek bir de üstte çıkmaya çalışırlar. Doğru: Demokrasi sadece sandıktan ibaret değildir. Lakin sandıksız demokrasi de olmaz. Sandığın olmadığı rejimlerin adına demokrasi denmez. Yunan'ın işgalini ve mezalimini eleştireceğine kalkıp Yunan ağzıyla geçmişine küfredersen sen milli mücadelenin ruhuna ve varlık sebebine düşmanlık etmiş olursun. Osmanlı-saray metaforu üzerinden asıl sandıktan çıkan bugünkü milli iradeyi müstevli Yunanlardan daha tehlikeli gösterirsen demokrasiye ihanet etmiş olursun. İzmir'i sanki zalim Yunanistan'ın değil de Osmanlının işgalinden kurtarmışız gibi bir anlayışla sahiplenmek, asırlarca bir Osmanlı şehri olan İzmir'den Yunan zulmüne tek laf etmezken Osmanlı'ya sövüp saymak ne Cumhuriyetçiliktir ne de Atatürkçülük. Unutmasın hiç kimse: İzmir'i acımasız Yunan işgalinden kurtaranlar o tarihte Padişaha, hilafete ve saltanata bağlı olan Osmanlı paşaları ve neferleriydi.