34,5467$% 0.18
36,0147€% -0.62
3.005,41%1,48
5.110,00%0,95
20.381,00%1,12
3384036฿%-0.73777
Hristiyan inancında Meryem’in göğe yükseliş günü olan 15 Ağustos’a, Trabzon’daki Sümela Manastırı‘nda düzenlenecek olan Meryem Yortusu ayini için resmi izinler alındı. Bu ayini Patrik Bartholomeos yönetecek ve 100’ün üzerinde Ortodoks din görevlisi Rusya, Yunanistan ve Gürcistan’dan gelecek.
Ayin nedeniyle 15 Ağustos günü Maçka’dan manastır yoluna araç geçişlerine izin verilmeyecek ve Sümela Manastırı da saat 13.00’a kadar sadece ayine katılacak kişileri kabul edecek. Bu, Sümela Manastırı’nda düzenlenen 10. ayin olacak. Ayinler 2015’te başlatılan restorasyon sebebiyle dört yıl ara vermiş, daha sonra tekrar başlamıştı.
İYİ Parti Sözcüsü Kürşad Zorlu, 15 Ağustos’un Trabzon’un Fatih Sultan Mehmet tarafından fethedildiği tarih olduğunu hatırlatarak Sümela Manastırı’nda yapılacak ayin için “Gelinen aşamada bunun basit bir ibadet faaliyeti olarak görülmemesi gerektiğine yönelik güçlü tespitler bulunmaktadır” ifadelerini kullandı.
Zorlu, sosyal medya platformu Twitter’da “15 Ağustos’ta Sümela Manastırı’ndaki ayinle ilgili uyarı ve çağrımız” başlığı ile yaptığı yazılı açıklamada şunları kaydetti:
“15 Ağustos 1461, Trabzon’un Fatih Sultan Mehmet tarafından fetih tarihidir… Türkiye karşıtı kesimler ise bunu adeta bir matem günü olarak görürler. Bu önemli günde gerçekleşen bir anma etkinliğine dikkat çekmek ve yetkilileri uyarmak istiyoruz.
Cumhuriyetin kuruluşundan 2010 yılına kadar 88 yıldır ayin yapılmasına izin verilmeyen Sümela müzesinde tam da 15 Ağustos’ta ayin yapılmasına izin verilmeye başlanmıştır. Bir süre restorasyon sebebiyle gerçekleşmese de geçen yıl olduğu gibi bu yılda ayinin devamına karar verilmiş ve geçtiğimiz Perşembe günü söz konusu izin ilgililerine resmi yazıyla bildirilmiştir.
Elbette biz Lozan Antlaşmasında zikredilen azınlıkların antlaşma hükümleri çerçevesindeki hak ve özgürlüklerden istifade etmesinden ve sürecin eksiksiz yürütülmesinden yanayız. Esasen buraların bir inanç kitlesi tarafından ziyaret edilmesinden de bir behis görmüyoruz.
Ancak gelinen aşamada bunun basit bir ibadet faaliyeti olarak görülmemesi gerektiğine yönelik güçlü tespitler bulunmaktadır. Bu noktada Lozan Antlaşmasını hatırlatmak fayda vardır.
Bilindiği üzere 30 Ocak 1923’te Yunanistan ile Türkiye arasında imzalanan “Türk ve Rum Ahalinin Mübadelesine Dair Mukavelename”de Patrikhanenin durumu ve statüsü ile ilgili bir hükme yer verilmemiş; bu mukavele ile Türkiye’de yaşayan Rumlarla Yunanistan’da yaşayan Müslüman Türkler yer değiştirmişler, İstanbul ve Bozcaada ile Gökçeada’daki Rumlarla Batı Trakya’daki Müslüman Türkler mübadele dışında bırakılmışlardır. Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi ile ruhanî meclisinin yetki alanı İstanbul başpiskoposluğu ile Bozcada ve Gökçeada bölgesi Rum cemaatinin dini ihtiyaçlarını karşılamakla sınırlı tutulmuştur.
Buna ek olarak Antlaşmanın 45. maddesinde Türkiye’nin azınlıklara tanıdığı bu hakları Yunanistan’ın da Batı Trakya’daki Türk azınlığına tanıyacağı taahhüdü yer almıştır. Yunanistan’ın uygulamasının tersine, Türkiye’de din görevlilerini kendilerinin seçme özgürlüğü bulunmakla birlikte Patrikhane’nin siyasi-yönetsel açıdan “ekümenik” vasfı da bulunmamaktadır.
Bu çerçevede Sümela’da Patrik’in ayin yapması Lozan ile belirlenen yetki alanı dışında olduğu gibi böyle bir adımın planlanması ancak yularındaki ilkeler çerçevesinde ve özellikle Yunanistan’ın da mütekabiliyet çerçevesinde atacağı adımlara bağlı olarak şekillendirilmesi gereken bir konudur. Örneğin Batı Trakya Camileri Din Görevlileri Derneği geçtiğimiz ay Yunan kurumlarına ilettiği başvuruda; Serez, Yanya ve Selanik’te Osmanlı döneminden kalma eski camilerde cuma namazı kılınmasına izin verilmesini talep etmiş, bu istek Atina yönetimince kesin bir dille reddedilmiştir.
Hülasa; eğer Sümela’da ayine izin verilecekse bu koşullar ve hassasiyetler güvence altına alınarak süreç yeniden planlanmalıdır. Yetkili makamlara sözlü olarak da ilettiğimiz bu tespit ve kaygılarımızı kamuoyu ile paylaşırken, 15 Ağustos’taki ayinin derhal İPTAL edilmesi çağrısında bulunuyoruz.”
Türkiye'de 2 yeni köstebek türü: 3 milyon yıldır keşfedilmeyi bekliyorlardı