34,5467$% 0.18
36,0147€% -0.62
3.005,41%1,48
5.110,00%0,95
20.381,00%1,12
3393032฿%-0.42829
Türkiye İşçi Partisi Genel Başkanı Erkan Baş ve partililerin, cezaevindeki Milletvekili Can Atalay için Hatay’dan başlattığı yürüyüş, 23. gününde devam ediyor.
Baş, Van Depremi’nin 12. yılına denk gelen bugünkü yürüyüşüne Şereflikoçhisar Şekerköy’den başladı.
Genel Başkan Erkan Baş, sosyal medya hesabından paylaştığı videoda, şu ifadeleri kullandı:
Yürüyüşümüzün son haftasına girdik. 28 Ekim günü Ankara’da, bugüne kadar yürüyüşe destek veren tüm dostlarımızla birlikte büyük bir buluşma gerçekleştireceğiz. 28 Ekim’e hazırlanıyoruz.
Bugün, 23 Ekim. 600’ün üzerinde yurttaşımızın hayatını kaybettiği Van Depremi’nin 12. yılı. Kaybettiğimiz tüm yurttaşlarımızı bir kez daha saygıyla anıyor, ailelerine ve yakınlarına sabır diliyorum. O günleri bir kez daha hatırlayacak olursak: Marmara Depremi’nde olduğu gibi bu seneki 6 Şubat depremlerinde olduğu gibi; yurttaş dayanışmasını, sarayın yardımlarından hep daha önce deprem bölgelerine ulaşan yurttaş dayanışmasını hatırlayalım. Çünkü onlar sözde yardım ediyor. Ama biz; devletin herkese yardım etmesini değil; önlemesi, halkın refah ve huzurunu sağlaması gereken kurum olduğunu anlatmaya bıkmadan, usanmadan devam edeceğiz.
AKP, devletin bu tarz olağanüstü durumlarda yurttaşlarımız için hayatı kolaylaştıracak, belki de hayata tutunmalarını sağlayacak, bütün kurumlarının içinin boşalmasını sağlamış durumda. Bunu kabullenmemiz mümkün değil. O yüzden deprem bölgesinde kullanılacak çadırları, kışın ortasında para ile satan Kızılay’ı sokaklarda protesto ettik. Çadır satanlara, tek bir adli işlem dahi uygulamayan Erdoğan iktidarı, partimizin üye ve yöneticisi tam 87 yoldaşımıza Kızılay yönetimini protesto ettiği için dava açtı. Bu, deprem bölgesindeki binlerce insanın ölmesini geçin; tek bir can kaybından bile sarayın ders çıkarmadığının hatta daha doğrusu, bundan üzüntü dahi duymadığının açık kanıtı.
Marmara’dan Van’a, İzmir’den Hatay’a devletin olmadığı her yerde yurttaşın dayanışması vardı. Biz istiyoruz ki; yurttaşlarımızın dayanışmasının yanında deprem bölgelerinde devletin de bir faaliyeti olsun. Devlet; depremde büyük can kayıplarına sebebiyet veren yapılaşmalardan kar etmesin, bunların önünü açmasın ki insanlarımız ölmesin. Hatta ve hatta, o yapılaşmaların belgelerinin yer aldığı binaları alçakça yıkmaya çalışmasın.
Çok şey mi istiyoruz? Bunları bile istemeyeceksek, onlar da o saraylarda rahat rahat oturup emekçileri sömüremeyecekler. Emekçilerin saçının teline dahi dokunurken, 10 kere, 100 kere, 1000 kere düşünecekler.
Marmara depreminde, Van’da, 6 Şubat depremlerinde ve ülkemizin yaşadığı tüm afetlerde kaybettiğimiz yurttaşlarımızı saygı ile anıyorum. Devletin kaynaklarının halk yararına kullanıldığı; afetlerde binlerce insanımızın ölümü ile acı içerisinde kalmayacağımız bir ülkeyi hep birlikte kuracağız. Bu da Cumhuriyet’in ikinci yüzyılına sözümüz olsun.
Özgür Özel: Herkes gözümüzün içine bakıyor