34,5467$% 0.18
36,0147€% -0.62
3.005,41%1,48
5.110,00%0,95
20.381,00%1,12
3385931฿%-1.13619
4 Ocak tarihinde Kadıköy, Zühtüpaşa Mahallesi, Özalp Sokak’ta Tuzla’da bulunan özel bir okula ait servis aracı bir sitenin önünden öğrenci aldıktan sonra bir kişi tarafından kaçırılmıştı.
Yaya olarak aracın yanına yaklaşan ve aracın arka lastiğinde bir sorun olduğunu söyleyerek şoförü araçtan indiren şüpheli, daha sonra direksiyona geçerek içindeki çocuklarla birlikte aracı kaçırmıştı.
Şüpheli bir süre sonra serviste bulunan öğrenciler ile hostesi “Sizinle bir işim yok. Bana araba lazım.” diyerek araçtan indirmişti.
Olayın duyulmasının ardından polis alarma geçerken, gasp edilen servis minibüsü, Pendik Dumlupınar Mahallesi’nde terk edilmiş olarak bulunmuştu.
Gasp Büro Amirliği ekipleri şüpheliyi yakalamak için tespit ettiği adreslere eş zamanlı baskınlar yaparken; Ankara’dan gelen bir haber aramaların yönünü buraya kaydırdı.
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nin önüne gelen bir kişinin içeri girmek istediği, Cumhurbaşkanlığı korumaları tarafından durdurduğu öğrenildi.
Olayın ardından yakalanan şüpheli Kadıköy İlçe Emniyet Müdürlüğü Asayiş Büro Amirliği’ndeki işlemeleri tamamlanmasının ardından Kartal’daki Anadolu Adalet Sarayı’na sevk edilmişti.
‘Yağma’ suçundan tutuklanarak cezaevine gönderilen şüpheli Tolga Nalbant’ın hakimlikteki ifadesi ortaya çıktı.
Tolga Nalbant ifadesinde, “Ben olayı nasıl gerçekleştirdiğimi bilmiyorum, olay esnasında kalbimde ve kulağımda bir cızırtı duydum. Ara ara uyuşturucu madde kullanmaktayım. En son 6 gün önce uyuşturucu madde kullandım. Olay günü araç içerisinde çocuk olduğunu bilmiyordum. Yaptığım eylemden dolayı çok pişmanım. Ben kendimi Cumhurbaşkanı’na duyurmak istemiştim, tedavi görmek istiyorum. Araç ile Ankara’ya gidecektim başka bir amacım yoktur, ben yanlış hatırlamıyorsam kırmızı reçeteli ilaçlar kullanıyordum. Çapa’da psikiyatri tedavisi gördüm. Yaptığım eylemin bu raddeye geleceğini tahmin etmedim.” ifadelerini kullandı.
Şüpheli Tolga Naşbant’ın avukatı ise beyanında, “Müvekkil beyanlarına aynen katılıyoruz. Müvekkilimiz raporlu psikiyatri hastasıdır. Buna ilişkin teşhisin ismi F29 psikoz tanısı konulmuştur. Bu husus e-devlet’te sabittir. Bu teşhis kusur sorununu ortadan kaldırmıştır. Kaçma şüphesi yoktur. Sabit ikametgâh sahibidir. Bu nedenle müvekkilin öncelikle tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmasını, hakimliğiniz aksi kanaatte ise adli kontrol hükümleri uygulanarak salıverilmesine karar verilmesini talep ederiz.” dedi.
Hakimlik tutuklama gerekçesini ise şu şekilde açıkladı:
“Şüphelinin isnat edilen suçu işlediğine dair kuvvetli suç şüphesini gösteren somut delillerin bulunmasıyla birlikte şüphelinin tek irade kapsamında birden fazla suça konu eylemi gerçekleştiği yönünde dosyada somut delillerin bulunması, her ne kadar kendisinin gaipten gelen sesleri duyduğunu ve rahatsızlığının bulunduğunu beyan etmiş ise de, hakimliğimizce yapılan sorgu esnasında şahsın bilinçli olarak kendisini bu tavır ve hâl içerisine sokma kastıyla birlikte işlemiş olduğu cürmün netice veya sonuçlarından kurtulabilmek amacıyla hareket edebileceği değerlendirilmiş.”
Ayrıca dosyada şüphelinin psikolojik rahatsızlığıyla ilgili herhangi bir raporun da bulunmadığı belirtildi.
Hakim tutuklama gerekçesinde Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne de değindi. Hakim bu gerekçeyi şu şekilde açıkladı:
“Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin ‘özgürlük ve güvenlik hakkı’ başlıklı 5. Maddesinin 1. fıkrasının c bendine göre atılı suçun işlendiğinden kuşkulanmak için inandırıcı ve geçerli sebeplerin bulunduğu anlaşılmakta.”
Sakatat fiyatları, et fiyatlarını geçti