Seçim yarışında İmamoğlu atağa geçti: Kurum İstanbul'u bilmiyor

0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Partilerin belediye başkan adayalarını açıklamasıyla birlikte yerel seçim havası da kendini hissettirmeye başladı. Özellikle büyükşehirlerdeki sonuç merak edilirken İstanbul’da yarışın CHP adayı ve mevcut İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ile Ak Parti’nin adayı Murat Kurum arasında geçmesi bekleniyor.

Adaylar arasında yarış başlarken  İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun,  İYİ Parti’nin kendi adayını çıkarma kararı sonrası nasıl bir yol izleyeceği de merak ediliyordu. İmamoğlu Sözcü’ye konuşarak Murat Kurum’un adaylığından İYİ Parti lideri Meral Akşener‘in tavrına kadar dikkat çeken açıklamalar yaptı.

“KURUM İÇİN DAHA FAZLASINI BEKLEMEK HAYALCİLİK OLUR”

Kurum’un İstanbul’u bilmeyen bir aday olduğunu savunan İmamoğlu, “İstanbul’u bildiği ölçüde konuşabilir ve anlatabilir. Şu anda bilgisi kadar paylaşabildiği için gayet iyi gidiyor. Daha fazlasını beklemek hayalcilik olur diye düşünüyorum. Sayın Kurum, Çevre ve Şehircilik Bakanı’ydı. İstanbul’da ortaya koyduğu tek şey kent içinde tabiri caizse kupon arazi, boş arazi, rezerv alan, kamu arazisi ya da bir kesime ait arazideki imar rantı…” dedi.

“İSTANBUL’A İHANET ETME ANLAYIŞI”
Kurum için ‘İstanbul’a atanmış’ ifadesini kullanan İmamoğlu, AK Parti’nin zor durumda olduğunu ve bu yüzden aday çıkarma konusunda genel anlamda zorlandığını söyledi.

Kanal İstanbul projesine toplumun yüzde 60’ının karşı olduğunu ve bu yüzden artık konuşulmadığını belirten İmamoğlu, “İstanbul’da bu işe talip olan yıllardır hizmet etmiş ya da bu işin parçası olmuş insanlardan belediye başkanı tercih etme yerine, yaptıkları hesap kitap ortadadır… TOKİ, Emlak Konut, Şehircilik Bakanlığı eliyle İstanbul’a ihanet etme anlayışını temsil eden birini oraya koymuşlar.” diye konuştu.

AKŞENER SORUSUNA YANIT VERDİ
“Akşener size neden bu kadar öfkeli?” sorusuna da yanıt veren İmamoğlu, şu ifadeleri kullandı;
“Aslında kendime dönük öyle bir öfke hissetmiyorum Sayın Akşener’de. Bir kez böyle bir açıklaması oldu ve ondan sonra bunu sürdürmediğini, en azından şahsıma dönük sürdürmediğini görüyorum. Bir araya gelememenin, oturup konuşamamanın vermiş olduğu bir psikolojik durum diye de tarifleyebilirim. Abla-kardeş ve baba-oğul duygusunun bana tariflendiği biçimiyle dağıldığını hissetmiyorum. Ama tek yönlü bir dağılmışlık var ise o benim irademle tarifleyebileceğim bir durum değil. Benim şahsımda, ruhumda böyle bir duygu yok”