36,6711$% 0.01
40,0945€% -0.01
3.535,84%0,00
5.796,00%0,03
23.111,00%0,03
3077552฿%1.18459
Suriye’nin yeni yönetimi ile SDG arasında anlaşmayla sonuçlanan masayı kim kurdu?
Bu sorunun doğru yanıtı “Washington” değil, Ankara’dır.
Oysa…
Medyadaki analizlerin büyük çoğunluğu yanlış cevapta ısrar ediyor, böylelikle bölgemizdeki tarihi gelişmeleri ıskalamış oluyorlar.
Unutmayalım…
Suriye’deki sıra dışı gelişmeleri Amerika-İsrail ekseni üzerinden okuyanlar; Suriye’deki Esad rejiminin sadece on iki gün içinde devrilmesini hem öngöremediler hem de izah edemediler.
Olayın, ABD-İsrail etkisiyle gerçekleştiğine dair değerlendirmelerinin hiçbir geçerliliği, hükmü yoktur.
Medyadaki haber ve analizlerde mütemadiyen ABD’nin ve İsrail’in planları, açıklamaları sahne alıyor.
Yaptıkları tehditleri veya çıkardıkları gürültüleri gerçekleşmiş gibi sunuyorlar.
Buna karşılık: Türkiye’nin ne yaptığını, yapmaya devam ettiğini görmüyorlar, göstermiyorlar ya da kabullenmek istemiyorlar.
Hal böyleyken…
Özelde Suriye’de genel manada ise bölgemizde aslında ne olduğu, hızlı seyreden gelişmelerin nereye varacağı, nasıl sonuçlanacağı hakkında kamuoyu yanıltılıyor.
Sadece bir örnek vermekle yetinelim…
SDG Komutanı Mazlum Abdi’nin Suriye’nin yeni lideri Ahmet Şara ile söz konusu mutabakatı imzalamaya, CENTCOM Komutanı Michael Erik Kurilla’nın helikopteri ile gitmesini “Suriye’deki anlaşma masasını
ABD’nin kurduğuna” kanıt diye göstermek psikolojik harp atraksiyonudur, yanıltıcıdır.
Amerikan Devleti, herhangi bir hadisede geri adım attığında veya kaybettiğinde böylesi göz boyamaları yapmakta pek mahirdir.
Olayları ABD’nin üzerinden, onun etkisiyle izah etmeye ayarlı olanlar da bu bariz gözbağcılığın dublajını yapmış oluyorlar.
PKK’nın Suriye kolu olan SDG-YPG-PYD…
Ta en başından beri ABD’nin komutasında ya da himayesinde bir terör örgütü olduğu için, örgütün başı finalde Amerikan helikopteriyle seyahat ediyor amma imzaladığı anlaşmanın masasını -artık ona derman olamayan- ABD kurmuyor.
O anlaşma masası ABD’ye rağmen kuruldu!
Masayı kuran da Türkiye’dir.
Geri adım atmak zorunda kalan ABD’dir.
Suriye’deki yeni rejimle birlikte, ABD ve YPG’si Türkiye ile savaşmayı göze alamadı.
Yeni rejimin, başta Lazkiye olmak üzere belli yerlerdeki Esad yanlısı kalkışmayı bastırması önemli bir gelişmeydi.
İsrail ve İran’ın desteğiyle girişilen kalkışmanın berhava edilmesinin hemen ardından da, Şam Yönetimi ile SDG’nin anlaşması Suriye’yi kritik bir virajdan döndürdü.
Ankara’nın muazzam bir destek verdiği Ahmet Şara yönetimini ise güçlendirdi.
Yeni Suriye rejiminin, başta Aleviler ve Kürtler olmak üzere ülkedeki farklı toplum kesimlerini dışlamadan onları kucaklayacak şekilde bir yönetim anlayışını tesis etmekte kararlı olduğu görülüyor.
Olması gereken de budur.
Suriye, nihayet batılı devletlerin operasyon alanı olmaktan çıkarılıyor.
BRICS Genişlemesi ve Sorunları