DOLAR

36,6711$% 0.01

Created with Highcharts 8.2.2
EURO

40,0945% -0.01

Created with Highcharts 8.2.2
GRAM ALTIN

3.535,84%0,00

Created with Highcharts 8.2.2
ÇEYREK ALTIN

5.796,00%0,03

Created with Highcharts 8.2.2
TAM ALTIN

23.111,00%0,03

Created with Highcharts 8.2.2
BİTCOİN

3077552฿%1.18459

Created with Highcharts 8.2.2
a

TÜRKİYE ÖCALAN KARTINI MASAYA KOYDU

Açıkça ortada ki; Suriye’deki dizayn süreci ve ülkemizdeki ‘Terörsüz Türkiye’ açılımı birbiriyle bağlantılı hareket etmektedir.

ABD açısından, Şam Yönetimi ve SDG’nin 10 Mart’ta imzaladığı sekiz maddelik anlaşma, Suriye’yi tıpkı Irak gibi parçalayarak, federatif bir yönetime götürdüğü sürecin resmileşmesidir. Mazlum Abdi’nin bu anlaşmanın hemen öncesinde, ABD Merkez Kuvvetler (CENTCOM) Komutanıyla gizli bir görüşme gerçekleştirdiği bilgisinin altını çizdiğimizde, ortaya çıkan tablo; YPG, ABD mimarlığıyla, yeni Suriye devletine ortak yapıldı.

Diğer taraftan ise anlaşılan metinde Mazlum Abdi’nin “SDG Genel Komutanı” yerine yalnızca “Bay Mazlum Abdi” ifadesi kullanılarak aşağılanması ve imzaların atıldığı masanın arkasında yalnızca Suriye bayrağının yer alması oldukça önemli mesajlardı.

PYD elebaşlarından Salih Müslim’in “Bu devletin her şeyine ortak oluyoruz. Yönetimine, anayasasına, yaşamına, ekonomisine ortak oluyoruz.” şeklinde açıklaması SDG’nin Suriye’deki nihai hedefine dair önemli ipuçlarını barındırıyor. 

Saha oyunlarından masa oyunlarına geçilen bu süreçte; Türkiye’nin Suriye’deki güçlü yapısı, ABD’nin SDG planlarını hayata geçirmesine öyle kolay izin vermeyecektir. Şam Yönetimi ve SDG denkleminin gerçek oyun kurucuları; ABD ve Türkiye’dir. Suriye’nin geleceğini bu iki ülke arasındaki anlaşmalar belirleyecektir.

ABD tarafından yıllardır YPG’ye verilen askeri eğitimler, bir kolorduya yetecek en üst seviyede silah teçhizatları, milyarlarca dolarlık yatırımlar ve bölgede bulunan yüz binden fazla militanı ele alırsak, yaratılan bu güçten Suriye’ye gelecek barış için vazgeçilebilir mi? YPG’nin yeni Suriye yönetimine entegre olup, sindirilmesine göz yumulur mu? Yorum sizin.

Türkiye, ABD’nin bu planına karşılık Öcalan kartını masaya koydu. Devlet Bahçeli’nin 1 Ekim’de yaptığı çağrı üzerine Öcalan’ı meclise davet edip, PKK’yı feshetmesi teklifinin; Türkiye’de terörü bitirmenin yanı sıra aslolan hedefin Suriye’de resmileşen YPG varlığı olduğunu görüyoruz. Abdullah Öcalan’ın, manevi oğlu olarak gördüğü Mazlum Abdi üzerinde güçlü bir etkisi var. Bahçeli‘nin Öcalan için ‘kurucu önderifadesini bu perspektifte okumak daha doğrudur. Bebek katilinden Önder Apo’ya nasıl gelindi gibi lakırdılarla süreç zayıflatılmaya çalışılsa da, ‘Kurucu Önder Abdullah Öcalan’ hatırlatması YPG-PKK içindi. Öcalan’ın Türkiye lehine açıklamaları ve örgütteki etkin gücü, ABD kontrolündeki YPG için büyük paradoks.

Durum böyleyken PKK’nın silah bırakması ve SDG-Şam anlaşması, Türkiye’nin sınır ötesi operasyonlarını sekteye uğratabilir mi? Sınır ötesindeki etkin varlığımız ve teröristleri hedef alan olası bir harekâtımız, YPG’nin hamileri tarafından Suriye’nin inşasını engelleyen eylemler olarak tanımlanıp, tepkilere yol açtırabilir mi? Bu durumda Türkiye nasıl bir strateji izleyecek?

Tüm bunları ilerleyen süreçte göreceğiz lakin bu yapıların ismi, cismi, söylemleri ne kadar değişse de, resmileşse de varlıkları her daim bölge halkımız ve Anadolu toprakları için tehdit oluşturmaya devam edecektir. Sınır ötesi güvenlik, Türkiye’nin güvenliğidir.

YORUMLAR

s


En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Rasim Ozan Kütahyalı ile Levent Gültekin birbirine girdi! Bomba rüşvet ve yolsuzluk iddiası

HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.