34,5467$% 0.18
36,0147€% -0.62
3.005,41%1,48
5.110,00%0,95
20.381,00%1,12
3392972฿%-0.59748
DEVA Partisi lideri Ali Babacan, Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ile Tekirdağ Cumhuriyet Meydanı’nda düzenlenen mitinge katıldı.
Konuşmasında iktidara yüklenen Babacan, “İşkenceye sıfır toleranstan Sinan Ateş‘lerin vurulduğu bir ülke haline geldik. Çetenin mafyanın cirit attığı bir ülke haline geldik. Bu ülke bunu hak etmiyor. Görüyorsunuz, ‘nereden nereye.’ Devlet yönetiminde ortak akıldan tek akla, keyfiliğe; yöneten kadrolarda liyakatten kayırmacılığa. Dış politikada AB rotasından Şangay Beşlisi’ne, ‘nereden nereye.’ Arabulucu, güçlü, itibarlı Türkiye’den kapı kapı ondan 2 milyar, ondan 3 milyar para istemek zorunda kalan bir ülkeye. Tüm dünyanın cazibe merkezi olan Türkiye’den gençlerin kaçmak istediği Türkiye’ye, ‘nereden nereye” ifadelerini kullandı.
Babacan’ın açıklamaları şu şekilde:
“Tekirdağ’dayız, bir serhat ilimizdeyiz. Şurada Avrupa Birliği (AB) ile aramızda 200 kilometre var. Onların yüzü gülüyor, Tekirdağlı hemşerilerim eziyet çekiyor. Biz ülkemizi çok seviyoruz. Vatanımızı, toprağımızı, insanımızı çok seviyoruz. Ama bu hak mıdır, reva mıdır? Bu eziyet, bu sıkıntı nedir? Nedir bu güzel insanlarımızın çektiği? Bir kilo soğan 30 lira olmuş, kıyma 300-400 lira olmuş. Hak mıdır? Bunu söyleyince de ‘bakmayın soğana’ diyorlar ama vatandaşımızın derdi bu. Kusura bakmasınlar, biz bakmak zorundayız. Biz vatandaşımızın sofrasına gözümüz gibi bakmak zorundayız. Türkiye, bu partili, taraflı cumhurbaşkanlığı sistemi başladıktan sonra, son 5 yıldır sürekli olarak fakirleşiyor. Kim Türk lirası cinsinden gelirle yaşıyorsa adı ister memur olsun, işçi olsun, emekli olsun, esnaf olsun, çiftçi olsun herkes kaybetti. Bir avuç insan kazandı, bütün Türkiye kaybetti. Enflasyon yoluyla kaybettirdiler. Herkesin cebindeki paranın değerini düşürdüler. Gerçekten çok üzülüyoruz.
Bu 200 lira, tedavüle ilk 2009 yılında çıktı. 2009 yılında, bu 200 lira, tam 134 dolar ediyordu. Bugün 10 dolar bile etmiyor çünkü Kapalı Çarşı’da ayrı kur var, bankada ayrı kur var, döviz bürosunda ayrı kur var. Memleketi ta Özal öncesine döndürdüler. Bu para 134 dolar ederken şimdi 10 dolar etmiyor, aradaki fark 124 dolar. Herkesin cebindeki bu paradan 124 doları kim çaldı, kim aldı bunu? Enflasyon yoluyla hepimizi fakirleştirdiler. Bir zamanlar vatandaşımızın sofrası, buzdolabı, hayatı zenginleşmişti. Biz yaşadık o yılları. Gençler rahatlıkla bir cep telefonu alıyordu. Yeni işe giren bir mühendis kardeşimiz aylık maaşıyla, taksitle bir araba alabiliyordu. Şu anda bir araba almak hayal. Bir ev almak imkânsız. Evlenemiyorlar.
Ülkenin düştüğü durum bu. Ve o iyi dönemlerde kimse gençlere, ‘çıkar telefonunu göster’ demiyordu. Öyle laflar yoktu. Emekliler, torunlarına gönlünce hediye alabiliyordu, hatta emekliler, maaşlarından artırdıklarıyla Avrupa’da otobüsle de olsa bir tur yapıp gelebiliyorlardı. Şimdi imkânsız. Emekli maaşı temel gıda ihtiyacına yetmiyor. Emekli maaşıyla şöyle bir sofra kurmak, buzdolabını doldurmak mümkün değil. Ne oldu o günlere, nasıl geldik bu günlere, diye sormamız lazım. Bu enflasyon, hırsızlığın en modern yöntemi. Yıllarca düşük seyreden enflasyon, son 5 yılda katlaya katlaya arttı. Cumhuriyet tarihinin en yüksek enflasyonu şu geçtiğimiz yılda gerçekleşti. TÜİK enflasyon rakamları tutmaya başladığından bugüne kadar Türkiye hiçbir zaman bu kadar yüksek enflasyon görmemişti.
Hani çok sevdiği bir soru vardı ya; ‘Nereden nereye’ derdi. Yıl 2013, kişi başına düşen milli gelir 12 bin 500 dolar. Hedef koyduk, dedik ki, ‘2023 yılında bu ülke 25 bin dolara ulaşır.’ Şu an 10 bin 500 dolar. 2013’te, 12 bin 500 dolardan aldılar, 10 bin 500’e düşmüş durumda. 10 yıldır geriye sayıyor bu ülke. Gençlerimizin umudu kararıyor. Gençlerimiz yarınlarını başka ülkelerde aramaya başlıyorlar. Ekonomide dünya sıralamasında 16’ncılıktan 21’inciliğe düştük. Hukukun üstünlüğünde dünyada 59’unculuğa yükselmiştik 117’nciliğe düştük. Ne kadar hukuk o kadar ekonomi. Ne kadar adalet o kadar ekonomi. Hukuk ve adaleti her gün ayaklar altına alıp bir ülkenin ekonomisini düzeltemezsiniz, mümkün değil.
İşkenceye sıfır toleranstan Sinan Ateş’lerin vurulduğu bir ülke haline geldik. Çetenin mafyanın cirit attığı bir ülke haline geldik. Bu ülke bunu hakketmiyor. Görüyorsunuz, ‘nereden nereye.’ Devlet yönetiminde ortak akıldan tek akla, keyfiliğe; yöneten kadrolarda liyakatten kayırmacılığa. Dış politikada AB rotasından Şangay Beşlisi’ne, ‘nereden nereye.’ Arabulucu, güçlü, itibarlı Türkiye’den kapı kapı ondan 2 milyar, ondan 3 milyar para istemek zorunda kalan bir ülkeye. Tüm dünyanın cazibe merkezi olan Türkiye’den gençlerin kaçmak istediği Türkiye’ye, ‘nereden nereye.’
Endişeye mahal yok. Bu ekonomik kriz, bu darboğaz düzgün, dürüst ve ehil kadrolar iş başına geldiğinde inşallah çok hızlı bir şekilde çözülecektir. 6 ayda bu ülke, bu kriz ikliminden çıkar ve hep diyoruz en fazla 2 yılda da enflasyon tek haneye iner. Türkiye bunu başardı yine başaracak. İnanın bu düştüğümüz durum asla kaderimiz değil. Türkiye’nin yarınları elimizde, hepimizin elinde. Hep beraber bu ülkeyi yeniden ayağa kaldıracağız. Koşmaya başlayacağız ve ülke inşallah kanatlanıp uçacak. Bu her birimizin sofrasının bereketlenmesi demek. Faturaları dert etmeyeceğiz, ödemelerimizi rahat yapacağız, buzdolaplarımızı huzurla doldurabileceğiz demek. Hani külliyede Togg yerli otomobil dolaşıyor ya o yerli otomobilin herkes tarafından rahatlıkla satın alınabileceği bir Türkiye hedefliyoruz biz. Araba var da para yok, almayınca millet ne yapacak o arabayı. Yerli marka diyoruz yerli otomobil demiyoruz. İkisinin farkı var. Bunlar hayal değil.
Kılıçdaroğlu'ndan Bekir Bozdağ'a : Temiz alın çalmayanın, çırpmayanın, harama el sürmeyenindir, nokta!