CHP Parti Sözcüsü Deniz Yücel, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısının ardından açıklama yaptı. Yücel, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın harcamalarından gazetecilerin tehdit edilmesine, CHP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Yalçın Karatepe ile Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in yaptığı görüşmeden Milli Eğitim Bakanı'nın tartışma yaratan uygulamalarına kadar pek çok konuda değerlendirmelerde bulundu. 

CHP Sözcüsü Deniz Yücel, "Biz iktidarın milletimize yaşattığı ekonomik sıkıntıların sorumluluğuna ortak olacak değiliz. Biz bu görüşmeyi AKP iktidarının yarattığı enkaza ortak olmak için değil, tam aksine AKP’nin yanlış ekonomi politikalarının bedelini ödeyen, dar gelirli vatandaş olmasın diye yaptık" dedi.

Deniz Yücel'in açıklamalarından satır başları şöyle:

HER BİRİNE CANIMIZ YANDI

Diyarbakır Çınar ve Mardin Mazıdağı ilçelerinde çıkan ancak 85 milyonun yüreğine dokunan yangınlar, buruk da olsa yaşamaya çalıştığımız bayram sevincimizi maalesef kursağımızda bıraktı. Bu iki İlçemizin birbirine yakın köy ve mahallelerinde meydana gelen yangın nedeniyle ne yazık ki 15 vatandaşımız yaşamını yitirdi, çok sayıda vatandaşımız yangından etkilendi. Yaşamını yitiren vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına baş sağlığı ve sabır diliyorum. Tabii, can kayıplarımız sadece insandan ibaret değil. Yüzlerce hayvan sessiz sedasız kurtarılmayı beklerken alevler içinde telef oldu. Her birine canımız yandı, yüreğimiz dağlandı. Sorumlularının ivedilikle tespit edilmesini ve hak ettikleri cezaları almalarını temenni ediyoruz.

SÖNDÜRME UÇAKLARINI UÇAN SARAYLARI KADAR TETİKTE TUTMUYORLAR

Bölge halkının yanı sıra, 85 milyon vatandaşımız acısını yaşarken birileri sosyal medyada, bölgedeki belediyelerin yangını kasıtlı söndürmediği gibi senaryolar dillendirdiler. Açıkçası bizim de kulaklarımızda Erdoğan’ın; “Merkezi yönetim ile yerel yönetim el ele vermezse oraya hizmet gelmez” sözleri bir kez daha çınladı. Ülkede yangın çıkıyor, iktidara mensup tek bir kişi bile üzerine alınmıyor. Anlaşılan, devletin yangın söndürme uçaklarını, her an uçmaya hazır halde bekleyen uçan sarayları kadar tetikte tutmuyorlar.


NEYİN İTİBARI KARDEŞİM

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek bir yıldır görevde. Göreve geldiği günden bu yana çalışanların kazanılmış haklarına göz dikmek dışında ekonomiyi düze çıkaracak, halka rahat bir nefes aldıracak tek bir adım atmadı. Saray’ın “itibardan tasarruf olmaz” anlayışıyla yaptığı hesapsız harcamalara ses çıkarılmadı. Yav neyin itibarı kardeşim! Senin vatandaşın aç aç! Senin emeklin hayatta kalma mücadelesi veriyor. Senin gençlerin gelecekten umutsuz, Senin 9.5 milyon işsizin var. Sen itibar sahibi olacaksın diye, gösteriş yapacaksın diye, 85 milyonun hakkıyla, tüyü bitmemiş yetimin hakkıyla hava atacaksın diye, benim vatandaşım açlık, yokluk, yoksulluk çekecek ha. Yok öyle. Bu düzen değişecek.

DİYANET PARAYI LÜKS MAKAM ARAÇLARINA HARCAMIŞ

Diyanet İşleri Başkanı resmen lüks otomobil koleksiyonu yapıyor. Diyanet 5 yıldızlı otellerde etkinlikler düzenlenmeye devam ediyor. Diyanet İşleri Başkanlığı 2024 yılının ilk 5 ayında 39 milyar lira para harcadı. Basında çıkan haberlere göre bu paranın büyük bir kısmı, lüks makam araçlarına ve beş yıldızlı otel toplantılarına ve başkanlığa harcanmış. Yani Diyanet, 5 ayda 2 milyon 312 bin asgari ücretlinin maaşına eşit bir harcama yaptı. AKP milletvekilleri ıstakozlu masalarıyla, pahalı saatleriyle millete hava atıyor, bakanlar devletin uçaklarını kendi özel işlerinde kullanıyorlar. Bunlardan tasarruf yapamayan Mehmet Şimşek, memurların servisinden, fazla mesai ücretinden, lojmanından kesinti yaparak ekonomiyi düzeltebileceğini zannediyor.

TFF SPONSORLARA SPONSOR OLMUŞ

Mehmet Şimşek bu etkisiz önlemlerle aklı sıra ekonomiyi düzeltmeye çalışırken, Türkiye Futbol Federasyonu, Almanya’da gerçekleştirilen EURO 2024 davetlileri için 3 milyon euro para harcıyor. Meğer İngiltere’den de, Fransa’dan da, İsviçre’den de daha zenginmişiz. İngiltere’nin futbol federasyonu sadece takım kafilesinin masraflarını karşıladı. Fransa kafile dışında 27 kişiyi, İsviçre de 14 davetliyi götürdü Almanya’ya… Türkiye Futbol Federasyonu ise 197 kişiyi… İngiltere hiç kimseyi götürmezken, Türkiye ise 197 kişiyi götürebilecek bütçeye sahip. Ki bu, federasyonun açıkladığı sayı, bunun 600 kişiye kadar çıktığını söyleyen birçok yetkili var. Daha garibi bunların bir kısmı sponsorlardan seçilmiş. Yani TFF sponsorlara sponsor olmuş.

'EKONOMİK SIKINTILARIN SORUMLULUĞUNA ORTAK OLACAK DEĞİLİZ'

Yücel, CHP Genel Başkan Yardımcısı Yalçın Karatepe'nin Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'le yaptığı görüşmede ele alınan konulara değindi. Karatepe'nin ekonomi alanında yaşanan sorunları 4 ana başlıkta Şimşek'e ilettiğini belirten Yücel, "Asgari ücrette ve emekli maaşlarında artış yapılmasının zorunlu olduğu, vergide adaletin sağlanmasının da bir zorunluluk olduğu ve çiftçiye, üreticiye verilmesi gereken tarımsal desteklerin artırılmasının ulusal güvenlik meselesi olduğu, gerekçeleriyle birlikte Sayın Karatepe tarafından, Sayın Şimşek’e aktarıldı. Şu anda en çok ezilen kesim olan emeklilerle ilgili, emekli maaşlarına sadece enflasyon oranında artış yapılmasının yeterli olmadığı, bunun yanında refah payı verilmesi gerektiği ve en düşük emekli maaşının asgari ücret seviyesine çıkarılması gerektiğini vurguladı. Biz iktidarın milletimize yaşattığı ekonomik sıkıntıların sorumluluğuna ortak olacak değiliz. Biz bu görüşmeyi AKP iktidarının yarattığı enkaza ortak olmak için değil, tam aksine AKP’nin yanlış ekonomi politikalarının bedelini ödeyen, dar gelirli vatandaş olmasın diye yaptık" ifadelerini kullandı.
BU ADAMIN HER DAVRANIŞI FAUL

Millî Eğitim Bakanlığı koltuğunda, maalesef bir yıldır; “Atatürkçü düşünce karşıtı, aklı ve bilimi, fenni reddeden, eğitimi çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre değil tarikatlara göre şekillendiren, Cumhuriyet değerleriyle hesaplaşma gayretinde ve çabasında olan bir kişi oturuyor. Bu kişi, o koltuğu kesinlikle hak etmiyor. Bu adamın her davranışı, her konuşması, her adımı faul. Çocuklarımızın geleceğini bu şahsa teslim etmek demek, ülkemizin ve milletimizin bekasını tehlikeye atmak demek. Göreve geldi, ÇEDES denilen ucube projeyi başlattı. Sınıfa mezar maketi koydurdu, gelişim çağındaki çocukların üzerine kefen örttürdü. Çocuklarımızı, Menemen’de Asteğmen Kubilay’ı katleden alçakların “sözde türbesine” götürüldü. Camide palyaçolu etkinlik düzenlendi. Bu zat, “adından içeriğine” her şeyiyle “berbat” bir müfredat hazırladı. Akıldan, bilimden, çağdaşlıktan, evrensel değerlerden, Atatürk’ün gösterdiği aydınlık yoldan sapmak için her yolu deneyeceğini her fırsatta gösterdi. Bu zihniyet, mezuniyet törenlerini bile evlatlarımıza zehir etti. Kız çocuklarımızın kıyafetlerine müdahale ettiler. Bu zat göreve geldiği günden bu yana toplumun tepkilerine hep kulak tıkadı. Bayramda ise sınırı iyice aştı. Öğretmenlerimize “fonlanan grup” deme cüretini gösterdi. Milli eğitime ayırılan kaynakları tarikatlara peşkeş çekmekten utanmayan bu kişi, öğretmenlerin emeğini hiçe saydı.

BU ZAT DERHAL GÖREVDEN ALINMALIDIR

Tarikatları fonlayan bu kişi, öğretmenlik mesleği gibi kutsal ve kamusal bir görevi “fonlama” diye nitelendirecek kadar hadsiz, insafsız, izansız. Bu zatın bir saniye bile o koltukta oturması çocuklarımızın, gençlerimizin ve ülkemizin geleceği açısından tehlike ve tehdit oluşturmaktadır. Buradan bir kez daha uyarıyoruz! Geleceğimizi emanet edeceğimiz çocuklarımız, evlatlarının gelişim ve öğrenim sürecinden kaygı duyan velilerimiz, kutsal bir meslek için emek harcayan öğretmenlerimiz, atanmayı bekleyen binlerce öğretmen adayımız, bu eziyetten bir önce kurtarılmalıdır. Bu zat derhal görevden alınmalıdır.

MİT'ten Suriye'de yaşanan olaylarıyla ilgili ilk açıklama MİT'ten Suriye'de yaşanan olaylarıyla ilgili ilk açıklama

BUNUN ADI HARÇ DEĞİL HARAÇTIR

Hal böyleyken, enflasyon ve hayat pahalılığı altında ezilen milyonlar, yanlış vergi politikaları ile daha da büyük bir çıkmazın içine itiliyor. İktidar, tasarrufu toplumun dar gelirli kesiminden beklerken bir yandan da yine dar gelirli vatandaşlarımızı adaletsiz bir vergi sistemiyle kıskaca almakta hiçbir sakınca görmüyor. Bakın iktidarın koruması altındaki şirketlere sürekli vergi muafiyeti getirilirken, moto kuryelerin vergi yükünü artırmak gibi saçma sapan öneriler getiriliyor. Ne üzücüdür ki aynı iktidar, moto kuryelerin can güvenliğini sağlamak, işçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirlerini arttırmak konusunda bu kadar istekli değildi. Neymiş bahşişlerden de vergi alınacakmış. Bir başka saçmalık da yurtdışı çıkış harcındaki anormal artış miktarı. Seyahat hakkına darbe vuracak biçimde, yurt dışı çıkış harcını 10 kat arttırmak nedir? Bunun adı “harç” değil “haraçtır.

Editör: Gülşah Yıldız